İlhan Kesici aradı ve…

HAKAN ŞANLITÜRK yazdı…

İlhan Kesici ile tanışıklığımız ANAP Bursa Milletvekili olduğu dönemden başlar. Yani eski sayılır. Geçenlerde parti kuracağına ilişkin kulis bilgisi paylaştım. Düne kadar kendisinden bir itiraz gelmedi. Bu arada haberi başka gazeteciler de takip edip ilavelerle okurlarına sundular.

Meslekte deneyimli sayılırım. Haberlerimde kaynaklarıma dikkat ederim. Güvenmediğim kaynaklardan gelen bilgi veya duyumları paylaşmam. İlhan Bey’in parti kurmasıyla ilgili bana bilgi aktaran kaynağımla tanışıklığım 20 sene evveline uzar. Yani itibar ettiğim biridir. O nedenle bu kulisi okurlarımla paylaşmaktan çekinmedim.

Dün İlhan Bey aradı. Hal hatır faslından sonra, “Hakan senin yazdığın haber aldı başını yürüdü” diye söze girdi. “O haberi ‘böyle bir şey yok’ diye düzeltmeni istiyorum” ifadesiyle devam etti.

“Kaynağım sağlam. Bizzat siz kendisine ifade etmişsiniz” dedim. “Benden sağlam kaynak mı var? İşte sana yok öyle bir şey diyorum” karşılığını aldım.

İlhan Bey uzun zamandır benim gözlemlediğim kadarıyla liderlik yolunda yürüyor. Lakin aradan geçen zamanda o fırsatı yakalayamadı. Bunda kendi kararsız duruşunun payı var. Zira ortak siyasetçi dostlarımızın, “İlhan bey iyidir hastır ama riske girmez. Cesur davranamaz. Çok fırsat kaçırdı” değerlendirmelerini epeydir duyarım.

Türkiye’de siyaset riskli bir meşgaledir. Başbakan ve bakanlarını ipe yollamış bir ülkeyiz. İlhan bey’in ihtiyatlı yaklaşımını anlayışla karşılamak gerektiği kanaatindeyim. O nedenle kendi arzusu ve beyanı ile “İlhan Kesici parti kurmayacak” açıklamasını sizlerle paylaşıyorum. Olur da yarın farklı bir tavır takınır da parti kurarsa o zaman da bu beyanını hatırlatmakla birlikte yine anlayışla karşılarız. Çünkü son yıllarda yaşadığımız şaşırtıcı tecrübelere göre İlhan Bey’inki tatlı bir anı olarak yorumlanır o zaman.

KURABİLİRLER Mİ?

Gül, Babacan, Davutoğlu yeni parti kurmak için çabalıyor ya, herkeste bir merak! O merakın temeli, “Cesaret edebilirler mi?” sorusunun yanıtı. Arada bir “tutar mı?” diye soranlara da denk geliyorum. Yani öncelikli merak cesaret, sonra da başarı…

Bahsedilen 3 isim de Ak Parti’nin sıradan mensupları değil. Üst düzey görevlerde bulundular. Ak Parti’nin iyi - kötü neyi varsa hepsinde pay sahibiler. Şimdi kalkıp vatandaşa “umudunuz benim” diyebilmeleri mümkün mü? Bana göre değil.

Türkiye’de bugünkü iktidarın alternatifi merkez siyasettedir. Milli Görüş çizgisinden gelenlerden bir kısmının ortaya kurtarıcı ve çare gibi çıkabileceklerine ihtimal vermiyorum. Heled e günaha ortaksalar. Parti kurmayı başarsalar da sonuç alacaklarına zerre olasılık tanımıyorum. Bu benim görüşüm. İlerleyen süreçte doğru yada yanlış test edeceğiz.

ZAMLAR…

Emekliye yüzde 5 memura yüzde 6 zam yaptı iktidarımız.

Lütfettiler…

Enflasyonun yüzde 15’lerde olduğuna inanan bir vatandaş yoktur herhalde. Kazığın temeli buradan geliyor. Enflasyonu düşük göster, maaşlara az zam düşsün… Dolara, akaryakıta, doğalgaza, elektriğe yapılan zamları akla getirdiğinizde gerçekten ortada hoş olmayan bir durum olduğunu anlarsınız.

Ben bunu yazarken utanıyorum inanın…

Lakin benim gibi emeklilere ve memurlara bunu reva gören yetkililerin ‘yüzleri kızarmıyor mu’ diye de merak ediyorum. Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyelerinin maaşlarının 13 binden 18 bine çıktığını görünce yüzlerinin kızarmadığını söyleyebiliriz. Halbuki oradaki üyelerin tamamının devletten hatırı sayılır maaşı var. Korumaları, makam araçları, en kral sağlık güvenceleri de…

Hani YİK’de de sembolik olarak bir maaş alsalardı kötü mü olurdu?