Önce İnsan Sonra Haber

İnsanların birikimlerini hortumladılar

Devleti'nin en büyük silah fabrikasının yabancı bir orduya peşkeş çekilmesini ben kabul etmiyorum.

Gündem 20 Kasım 2019 Çarşamba / 4 yıl önce
İnsanların birikimlerini hortumladılar

Ekleyen: Kozmiktürk

Kozmiktürk-Haber Merkezi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, toplumların hayatlarında önemli kişilerin bulunduğunu, bunların başında da sanatçıların yer aldığını söyledi. Sanatın, bir ülkenin entelektüel düzeyini gösterdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, 21'inci yüzyılda sanat alanında güçlü olan ülkelerin, diğer ülkelere göre yumuşak güç açısından daha kuvvetli olacağını belirtti.

Birlikte yaşamanın güzel olduğunu ifade eden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Bayrağımız var, güzel bir vatanımız var mı, var. Güzel insanlarımız var mı, evet bütün ülkede güzel insanlarımız var. O zaman bizler barış ve huzur içerisinde yaşamak zorundayız. Dolayısıyla kadının kılık kıyafeti, insanların inançları, insanların kimlikleri ayrışmamıza yol açmamalı. Herkesin kimliği, yaşam tarzı, inancına saygı gösteren bir toplum olmak zorundayız. Huzuru böyle yakalayacağız.

Başörtülü iki kızımıza saldırı yapıldı. Gamze İnce ve Feyza Yerlikaya'ya saldırı yapıldı. Kendilerini aradım, morallerinin bozulmamasını istedim. 'Bu ülkede bu tür provokasyonlar olabilir, asla üzülmeyiniz. Bu ülkenin sağduyulu insanları, bu ülkenin güzel insanları hep yanınızda olacaktır' dedim. Onlara moralinizi bozarsanız bu provokatörün amacına ulaştığını gösterir, moralinizi bozmayacaksınız, kimliğinizi yaşam tarzınızı sürdürür veya sürdüremezsiniz, bu tümüyle iradenize bağlı ama hiç kimse unutmasın, hiç kimsenin yaşam tarzına müdahale edilmesini asla ve asla kabul etmiyoruz. Bir insanın yaşam tarzı, kimliği, inancı asla ve asla siyasete konu olmamalı. Bize düşen, bu anlamda bu insanlara saygı göstermektir."

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, 5 Temmuz'dan sonra bir vakıf kurulduğunu ve para toplandığını hatırlattı. Bu vakfın nerede olduğunu sorduklarında, Türkiye Şehit Yakınları ve Gazilerle Dayanışma Vakfının kurulduğunun kendilerine iletilerek bir adres verildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Ankara Milletvekili Murat Emir'in bu adrese gidip baktığını ancak adreste öyle bir vakıf olmadığını gördüğünü söyledi. Kılıçdaroğlu, "Vakfın 309 milyon lira para topladığı bundan birkaç yıl önce ifade edildi. Nerede bu para? Onu da bilmiyoruz." ifadesini kullandı.

Gazi ve şehitler ile ailelerine saygı duyulması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, sözlerini söyle sürdürdü:

"Sordum, 309 milyon lira ne oldu? Vakıf kurdular mal varlığı 10 milyon lira. Nerede bu para? Bağış topladılar, bağışı ödeyen kim? Vatandaşlar. Boğazından kesti, madem şehitler var, gaziler var biz bağışı oraya yapalım dediler, bağışı oraya yaptılar. Kaç lira para toplandı, belli değil. Bu para nerede değerlendiriliyor, o da belli değil. Soruyoruz, 'şu adreste vakıf var 'diyorlar, o adrese gidiyoruz, o adreste öyle bir vakıf yok. Mahkeme kararında da aynı adres var. Dün arkadaşlarımız suç duyurusunda bulundular. Mahkemeye yalan, yanlış bilgi veriyorlar. Şu adreste vakıf var deniyor, hâkim de kararı veriyor, gidiliyor o adrese, öyle bir vakıf yok. Mahkemeyi kandırmak, mahkemeye yanlış bilgi vermek ne zamandan beri dürüstlüğün göstergesi olmaya başladı. Ben bunu soruyorum, sonuna kadar da soracağım. Kim için soracağım? Bu ülkenin tüyü bitmemiş yetimi adına soracağım, gazilerimiz adına soracağım, şehitlerimiz adına soracağım, şehit aileleri adına soracağım. Ben soruyorum, kaçamak cevap veriyorlar. Çık adam gibi açıkla kardeşim şu kadar parayı topladık, şuraya şu kadar para harcadık diye. Genel Kurul'da milletvekili arkadaşlarımız da soruyorlar, bazı şehit yakınlarına, gazilere verdik diyorlar, bir isim verin kime verdiniz, bir bakalım. İsim de veremiyorlar, niçin? Çünkü bu paranın akıbeti şimdilik meçhul, belli değil."

"ÖZELLEŞTİRME KANUNU GAYET AÇIK"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Sakarya'daki tank-palet fabrikasının değerinin 20 milyar dolar olduğunu, Avrupa'nın en büyük entegre tesisi olan fabrikanın 1 milyon 800 bin metrekarelik bir alanda kurulduğunu anlattı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarında "iftira atıyorsunuz, satılmadı" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, fabrikanın bedava verildiğini iddia ederken, konuyla ilgili bir başka sorusunun ise "bir ihale yapılıp yapılmadığı" yönünde olduğunu belirtti. Kemal Kılıçdaroğlu, "50 milyon dolarlık yatırım yapacakmış. Birisi çıkar der ki ben de 150 milyon dolarlık yatırım yapacağım. İhale yaptın mı? İhale yapmadın, niye yapmadın? Hangi gerekçeyle ihaleyi yapmadın. Sana bu yetkiyi kim verdi? Hangi kanun sana böyle bir yetki verdi? Bu soruları soruyoruz, bu soruların tamamı havada." ifadelerini kullandı.

Bu durumun aynı zamanda Türkiye'de adaletsizliğin boyutunu gösterdiği görüşünü savunan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Devletinin malının nasıl birileri tarafından birilerine peşkeş çekildiğini gösteriyor. Devletin malını peşkeş çekiyorsunuz, bedava veriyorsunuz. Bana dünyada bir ülke gösterin, olur ya benim bilmediğim bir ülke. Kendisi silah fabrikasını yabancı bir orduya 25 yıllığına kiralasın. Bir tane örnek gösterin ister Papua Yeni Gine'yi ister ABD'yi ister Japonya'yı ister Güney Kore'yi ister Kuzey Kore'yi ister Rusya'yı gösterin. Var mı böyle bir örnek? Dünyada böyle bir örnek yok. Peki sen niye kiralıyorsun 25 yıllığına? Üstelik bedava kiralıyorsun. Bir kuruş almadan kiralıyorsun. Bizim işçiler de onların emrinde çalışacak, bedelini biz ödeyeceğiz. Herkesin bilmesini, özellikle de ülkücü kardeşlerimin bilmesini isterim. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin en büyük silah fabrikasının yabancı bir orduya peşkeş çekilmesini ben kabul etmiyorum, bunu milliyetçilik anlayışım da kabul etmez. Dolayısıyla biz, kendi ülkemizi seviyoruz, kendimiz yönetmek istiyoruz. Bu fabrikanın büyük ortağı Katar. Sevgili Erdoğan, sen bunu biliyor musun? Yöneticisi de Katar. Sen daha bakmadın ticari sicili gazetelerine ama ben o ticari sicil gazetelerinin tamamına baktım. Sen ülkeyi yönetemiyorsun. Kendi silah fabrikasını yabancı bir orduya peşkeş çekenlerin, bu memlekete faydası olmaz, ceplerine faydası olur. Adalet, evet hepimiz için adalet, üretim için de adalet. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumak da bir adalettir."

Seçim öncesi belediye başkanı olmak isteyenlerin savcılığa başvurduğunu, seçime katılma konusunda bir engel olup olmadığını sorduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, "Engel yok." denildiğinde de adayların Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) başvurduğunu aktardı.Kılıçdaroğlu, YSK'nin de "Tamam, belediye başkanlığı seçimlerine katılabilirsin." dediğinde, adayın seçime katıldığını aktararak şu değerlendirmelerde bulundu:

"Belediye başkanı seçimi kazanıyor, ayın 31'inde, ayın 1'inde Vali Ankara'ya yazı yazıyor; bu, görevden alınmalı diye. Kardeşim ya daha dün yaptık seçimi, 1'inde yazı yazıyorsun. Eğer benim seçime girmeme gibi bir sorunum varsa baştan bunu yaparsınız kardeşim. Savcı, kusura bakma, savcı, sen seçime giremezsin, Yüksek Seçim Kurulu sen seçime giremezsin der. Seçime girdikten sonra ben seni görevden alıyorum. Görevden alınabilir mi? Eğer yasal gerek varsa alınabilir, haklı bir gerekçe varsa alınabilir ama ne yaparsınız, belediye meclis üyesi var. Belediye Meclisinde seçim yapılır, yeni bir belediye başkanı seçilir, aday seçilir, öbürünün davası devam eder. Diyorsunuz ki şimdi bir, seçime katılmana izin verdim, iki, seçimi kazandın, şimdi seni cezalandırıyorum, üç, seni görevden alıyorum, dört, oraya bir memur tayin ediyorum, belediye başkanlığı yapsın diye ayrıca seni, belediye meclisini de saymıyorum. Şimdi arkadaşlar, bu demokrasi midir? Dünya, Türkiye'de demokrasi yok diye biliyor. Doğru. Bu demokrasi midir, demokrasi benim gibi düşünmeyen insanın da haklarının olduğunu kabul etme rejimidir. Girecek seçime, sokuyorsunuz, kazanıyor, niye görevden alıyorsunuz ve neden kayyum tayin ediyorsunuz. Bu ne demektir? Ben sana oy veren, seni seçen bütün seçmenlerin iradesini kabul etmiyorum, sandığa atılan oylar benim için geçersizdir demektir. Bu yanlıştır, demokrasi kültürünün özüne yakışmaz, yanlıştır. O nedenle hepimizin demokrasi konusunda duyarlı olması lazım. Türkiye'nin demokrasi konusunda bütün İslam dünyasına örnek olması lazım. Nasıl Milli Mücadele'de, Kurtuluş Mücadelesinde örnek olduysak ve nasıl cumhuriyette örnek olduysak, Mustafa Kemal'in cumhuriyeti kurmasından sonra bütün İslam dünyası cumhuriyete geçtiyse demokrasi konusunda da bizi örnek alıyorlar."

Kılıçdaroğlu, demokrasinin büyütülmesi ve geliştirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Kılıçdaroğlu, geçmişte İslami holdinglerin, Almanya, Fransa, Hollanda, İngiltere'de yaklaşık 300 bin kişiden, 5 milyar avro topladığını belirterek, "Alın teriyle Almanya, Fransa, Hollanda, İngiltere'de çalışan insanların birikimlerini aldılar, yediler, hortumladılar. " dedi.

Yurt dışındaki işçilerin sömürü alanı olarak görüldüğünü, "Para var nasıl hortumlarız" denildiğini savunan Kemal Kılıçdaroğlu, yurt dışındaki işçilerin 7 bin 200 gün prim ödeyip emekli olurken, bunun 9 bine çıkarıldığını anımsattı. Kılıçdaroğlu, prim oranının ise yüzde 32'den yüzde 45'e çıkarıldığını, yüzde 12'sinin sağlık, yüzde 20'sinin ölüm ve malulluk sigortası için alındığını ancak yüzde 13'ün neden alındığının cevabının verilmediğini belirtti. Genel Başkan Kılıçdaroğlu, bunun anlamının yurt dışındaki işçinin alın terinden haraç toplamak olduğunu ifade etti.

Firdevsi'nin, "Ham düşünceleri akıl pişirir" sözüne işaret eden Kılıçdaroğlu, devletin sağlıklı yürütülmesi için düşüncelerin, görüşlerin aklın terazisinde tartılması gerektiğini anlattı.

ABD Başkanı Donald Trump'tan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a asla kabul etmedikleri ağır bir mektup geldiğini belirten Kemal Kılıçdaroğlu, anayasaya göre Türkiye'nin şan ve şerefini korumak zorunda olan kişinin, ülkenin şan ve şerefini koruyamadığını, ettiği yemine sadık bile kalamadığını öne sürdü. Kılıçdaroğlu, "Bu benim ağrıma gidiyor. Siyasi rakibim ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin en şerefli koltuğunda oturuyor. ABD'ye gitti ne elde etti? S400 pazarlığı yaptı, bu pazarlığı yapmaya mı gittin? 'Mektubu takdim ettim' diyor. Niçin; kendisini ikinci sınıf görüyor, bir cumhurbaşkanı olarak görmüyor, bir cumhurbaşkanı yardımcısı olarak görüyor." dedi.

Kılıçdaroğlu, Trump'un, "PYD, YPG ile aynen çalışacağız" dediğini, "Erdoğan'ın gıkının çıkmadığını", "Çalışamazsın, bunlar Türkiye'ye büyük zararlar veriyor. Biz mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz." diyemediğini iddia etti.

Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump'ın görüşmesinin bir bölümünde ABD'li senatörlerin de yer almasını eleştiren Kılıçdaroğlu, "Sen senatörlerle konuşacaksan, onun yeri Beyaz Saray değil, senatodur. Gidersin oraya. Trump büyük bir keyifle izliyor. Onlar her türlü soruyu soruyorlar. Oturuşları, davranışları, konuşmaları beni rahatsız ediyor. Ama onu etmiyor çünkü yuları kaptırmış." ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, ana muhalefetin Suriyeli sığınmacıları ülkelerine göndereceklerini söylediğini aktararak, "CHP iktidar olduğunda Suriyeli kardeşlerimizi Suriye'ye göndereceğiz. 4 milyon Suriyeli'ye de hayırlı olsun." dedi.

Kılıçdaroğlu, Suriyeli sığınmacıları ülkelerine göndereceklerini ancak bu sırada Suriye'yi Beşşar Esed ve AB'den finans sağlayarak onaracaklarını söyledi.

CHP'nin üç adım ötesini düşünerek söylemlerde bulunduğunu vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, "Boşuna mı 'Beşşar Esed ile otur konuş.' diyorum. Sana yol gösteriyorum. Şimdi konuşacaksın, elin mahkûm zaten." ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'de işsizlik rakamlarıyla ilgili olarak da Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın istihdam konusundaki açıklamalarını eleştirdi.

CHP'li Kılıçdaroğlu, parti olarak şehir hastanelerinin bütçeye yük getireceği yönünde eleştirileri dile getirdiklerini anımsatarak, "Erdoğan 'Halkımıza hizmet etmek için zarar ediyorsak, varsın zarar edelim.' diyor. Ben 'zarar ediyorlar' dediğim zaman 'Bu hastaneler için devletin bütçesinden beş kuruş çıkmıyor.' diyordu. Kim yalan, kim doğru söylüyor? Bu, bütçeye büyük yük getirecek, dedim." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisine yönelik sözlerini anımsatan Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın emekli aylıklarını emeklilerin insani şekilde yaşayacakları bir seviyeye çıkardıklarını belirttiğini anımsatarak, "Ben biliyorum bu hayat standardına kim sahip, sen Erdoğan. Cumhurbaşkanlığı emekli aylığı alıyorsun, Cumhurbaşkanlığı aylığı alıyorsun. Keyfin yerinde, hayat standardın İsviçre koşullarında. Gariban emekliye 'Senin hayat seviyeni insani koşullara çektik.' diyorsun." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hiçbir emekli aylığının 1000 liranın altında olmadığı yönündeki açıklamasını da hatırlatan Kemal Kılıçdaroğlu, "Bir kanun getirdiler, en düşük emekli aylığını 1000 liranın üstüne çıkardılar ama hala 1000 liranın altında emekli aylığı alanlar var." ifadesini kullandı.

Türkiye'de yoksulluk sınırının 6 bin 705 lira olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, bu tutarda emekli aylığı alanların sayısını sordu. Yüzde 90'dan fazla emeklinin yoksulluk sınırının altında yaşam sürdüğünü belirten Kılıçdaroğlu, öte yandan asgari ücretin açlık sınırının altında bulunduğunu ifade etti.

Kılıçdaroğlu, 8 milyon 647 bin 283 kişinin aylık gelirinin 673 liranın altında olduğunu öne sürerek, "1000 liranın altında aylık alan emekli, dul ve yetim sayısı 847 bin 643 kişi. Ben söylemiyorum, Sosyal Güvenlik Kurumunun kayıtlarında var. Erdoğan şunu unutmasın; ben doğruları söylüyorum, senin çevrendekiler seni kandırıyor. Zaten her önüne gelen kandırdı ya." diye konuştu.

"FAİZ ÖDEMEK İÇİN BİLE BORÇLANMAK ZORUNDASIN"

Kılıçdaroğlu, bir gazetenin emekli aylıklarına ilişkin manşetini göstererek, Türkiye'de, açlık sınırı olan 2 bin 58 liranın altında gelire sahip 6 milyon 850 bin 513 vatandaş bulunduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, iktidarın iğneden ipliğe her şeye zam yaparken vatandaşın ekonomik sıkıntılarını görmezden geldiğini savundu.

Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın emeklilikte yaşa takılanlara yönelik açıklamalarına da değinerek, şöyle devam etti:

"Bilgiye bak, Allah aşkına. Kim veriyor bu bilgileri, hayret ediyorum. EYT'liler için 'İskandinav ülkeleri bu yüzden battı.' diyor. Biz de çıkardık İskandinav ülkeleri nasıl batmış. Norveç'te kişi başına gelir 78 bin dolar, batan ülkeye bakın. Kişi başına gelir İzlanda'da da 67 bin dolar, İsveç'te 51 bin dolar, Finlandiya'da 48 bin dolar, Türkiye'de sadece 9 bin dolar. 'Biz çok iyiyiz, emeklilerimiz insani yaşamı yakalamışlar ama yılda 78 bin dolar geliri olan perişan olmuş. Bunu halkın, miting meydanında söylüyor. Senin danışmanların yok mu? Birisi dönüp de 'Bu kuzey ülkeleri dünyanın en mutlu ülkeleri. Burada en uzun süre yaşayan insanlar var. Bu uluslararası istatistiklere bakmıyor musun?' dahi demiyor, diyemiyor, korkuyor. Niçin? Erdoğan'ın gazabına uğrarız diye. Onun hoşuna gidecek şeyleri söylüyorlar. Sevgili Erdoğan gözlerinden öpüyorum, unutma sana doğruları söyleyen tek insan benim."

"SEFALET ENDEKSİNDE 4. SIRADAYIZ"

Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarın sosyal güvenlik düzenlemelerinin 2008 yılından sonra emekli olanların daha az aylık almalarına neden olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, "Daha az para veriyorsun, hayat standardı yükseliyor. Kafa tersinden çalışınca böyle bir tablo çıkıyor ortaya." ifadelerini kullandı.

Emeklilikte yaşa takılanların, daha düşük emekli aylığı almamak için çalışmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Erdoğan'ın bundan haberi vallahi yoktur? Yaptığı işin ne kadar kötü olduğundan haberi yoktur." dedi.

Türkiye'nin "sefalet endeksinde" 4. sırada yer aldığını dile getiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Gerçekleri söyleyeceğim Türkiye huzura kavuşuncaya kadar. Aile sigortasını getireceğiz. Hiç kimsenin aç yatmasına, hiçbir çocuğun yatağa aç girmesine izin vermeyeceğiz. Bütün Türkiye'yi kucaklayacağız." değerlendirmesinde bulundu.

KemalKılıçdaroğlutankpalethortumkiraekonomisuriyetrumpgörüşme