Önce İnsan Sonra Haber

İşte TBMM'de sert söylemler...

Siyasetçiler yabancı konukların da izlediği bir toplantıda birbirleriyle kıyasıya çekişti.

Gündem 23 Nisan 2018 Pazartesi / 6 yıl önce
İşte TBMM'de sert söylemler...

Ekleyen: Kozmiktürk

TBMM'nin 23 Nisan Özel Oturumu gerilim doluydu. Tansiyon CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasıyla başladı sonuçta ortaya hiç de hoş karşılanmayan bir durum çıktı. Siyasetçiler yabancı konukların da izlediği bir toplantıda birbirleriyle kıyasıya çekişti.

İşte 23 Nisan'da TBMM Genel Kurulu'nda yaşananların tutanaklara yansımış hali:

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, televizyonları başında bizleri izleyen saygıdeğer vatandaşlarım ve geleceğimiz, umudumuz olan sevgili çocuklar; Cumhuriyet Halk Partisi adına 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nızı kutluyor, bu güzel günün aydınlık ve huzur dolu günlerin müjdecisi olmasını diliyorum.

Sevgili çocuklar ve değerli milletvekilleri, bu yüce çatı altında yapılan ilk konuşma, Sinop Mebusu Şerif Bey'e aittir. 23 Nisan 1920'de bir cuma günü Hacı Bayram Veli Camisi'nde kılınan cuma namazının ardından Anadolu'nun dört bir yanından gelen milletvekilleri Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi binasında bir araya gelirler. Türkiye Büyük Millet Meclisinin saat ikiye çeyrek kala başlayan ilk Genel Kurul toplantısına en yaşlı üye sıfatıyla Sinop Milletvekili Şerif Bey Başkanlık yapar. İstanbul'un işgaline atıfla Şerif Bey "Ezelden beridir hür ve bağımsız yaşayan milletimiz bu esaretini kesin ve kararlı bir biçimde reddetmiş ve derhâl vekillerini toplamaya başlayarak yüce Meclisini vücuda getirmiştir. Bu yüce Meclisin Reisi sıfatıyla ve Allah'ın yardımıyla milletimizin iç ve dış tam bağımsızlığı dâhilinde geleceğini bizzat düzenleyerek ve bütün dünyaya ilan ederek Millet Meclisini açıyorum." demiştir ve bu konuşmayla sesini dünyaya duyurur Türkiye Büyük Millet Meclisi. Türkiye Cumhuriyeti devletini kurma yolunda kararlı ve azimli çalışmalarını sürdürürler.

Milletin Meclisi artık onurlu yürüyüşünü başlatmıştır, en büyük güvencesi ise milletin kendisidir. 1923'te Gazi Mustafa Kemal Atatürk şöyle der: "Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır, o da millî egemenliktir. Yalnız bir makam vardır; o da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir." (CHP sıralarından alkışlar) Milletine bu kadar güvenen, milletini bu kadar yücelten devlet adamı tarihte çok az bulunur. Halkını baş tacı yapıp milletin egemenliğini millete emanet eden bir lidere tarihte çok az rastlanır. Atatürk daha Millî Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcında, 22 Haziran 1919'da Amasya Tamimi'yle halkına güvenini şöyle ifade etmiştir: "Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır."

Değerli milletvekilleri, bu devleti kuranların millete olan güvenleri sözde kalmamış, ilk anayasa olan 1921 Anayasası'nda 1'nci madde olarak şu cümle yer almıştır: "Hâkimiyet bilakayduşart milletindir." (CHP sıralarından alkışlar) Aynı ilke, 1924 Anayasası'nda 3'üncü madde olarak yer almıştır. Bugün yürürlükte olan Anayasa'mızın 6'ncı maddesi de egemenlikle ilgilidir. Madde aynen şöyledir: "Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.

Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır.

Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz."

Bu bağlamda, 24 Haziran 1918'de yapacağımız seçimlerle görev süresini dolduracak olan 26'ncı Dönem milletvekillerinin yani bizlerin, yani sizlerin çocuklarımıza, torunlarımıza, sevdiklerimize bırakacağı en güzel miras, 15 Temmuz 2016 Cuma akşamı FETÖ darbe girişimine karşı topyekûn direnmektir. Bu, bizim, çocuklarımıza bırakacağımız en güzel mirastır. (CHP sıralarından alkışlar) Milletvekili arkadaşlarımız bu kutsal çatının altında toplanarak sadece darbecilere karşı parlamenter demokrasiyi savunmakla kalmamış, darbe girişimini bastırmaya çalışan güvenlik güçlerimize ve direnme hakkını kullanarak darbecilerin karşısına çıkan vatandaşlarımıza da güç vermiştir. Bu vesileyle, 15 Temmuz gecesi şehit olmuş tüm vatandaşlarımızı, güvenlik güçlerimizi rahmetle anıyorum; gazilerimize şükranlarımı sunuyor, o gece Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan 107 milletvekili arkadaşımı bir kez daha yürekten kutluyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, bir cuma günü açılan Gazi Meclisimizin yine bir cuma günü gerçekleşen darbe girişimini başarısız kılan iradesine güç veren ruh, hiç şüphesiz, Atatürk'ün arkamızdaki duvara nakşedilmiş sözleridir: "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." Bu söz, sadece milletimizin egemenlik hakkını değil, aynı zamanda o hakkın nasıl kullanılması gerektiğini de bize anlatır. Dolayısıyla 15 Temmuz 2016'da darbecilerin başarısız kalması nedeniyle "kahraman" sıfatını hak eden 26'ncı Dönem milletvekili arkadaşlarımızın bir kısmı, üzülerek ifade ediyorum, 20 Temmuz OHAL darbesiyle milletimizin egemenlik haklarını ve bu hakların kullanıldığı Türkiye Büyük Millet Meclisinin temel yetkilerini, üzülerek ifade ediyorum, devretmişlerdir. Hep birlikte, çocuklarımıza, 15 Temmuz 2016'da FETÖ darbe girişimini başarısız kılma mirasının yanında sizin çocuklarınıza bırakacağınız tek adam rejimi kurma kararı mirası vardır ki -üzülerek söylüyorum- bu, kötü bir mirastır. Biz, bu mirasın parçası olmadık ve parçası olmadığımız için de son derece mutluyuz. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BENNUR KARABURUN (Bursa) - Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Değerli milletvekilleri, egemenliğin kullanılmasının… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Sizi rahatsız etmesin beyefendi. 20 Temmuz darbesini şiddetle reddediyorum, şiddetle reddediyorum, şiddetle reddediyorum; 20 Temmuz darbesini şiddetle reddediyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Hadi oradan be!

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Beyler, ayıp oluyor ayıp, Genel Başkan konuşuyor.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Geç bunları, geç!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen müdahale etmeyiniz efendim.

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Halkın birliği ve bütünlüğünü savunduk. Bu Meclisin yetkilerini birileri el kaldırarak başka bir kişiye devredemez. Bunun mücadelesini vermek bizim boynumuzun borcudur. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, ayakta alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Kılıçdaroğlu, bir dakika efendim.

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Sizler yetkilerinizi başkalarına devredebilirsiniz ama bu Meclisin, Gazi Meclisin yetkilerini hiçbir makam, hiçbir kişi başka bir makama veremez ve devredemez. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Zırva tevil götürmez!

BAŞKAN - Sayın Kılıçdaroğlu, müsaade eder misiniz… Sayın Kılıçdaroğlu… Kemal Bey, affedersiniz…

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Buyurun Sayın Başkan.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Zırva tevil götürmez!

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Kiraya verdiğiniz vekillerinizi sattınız, kiraya verdiğiniz vekillerinizi.

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, lütfen insicamı bozmayalım.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Kürsüye vurmasın Sayın Başkan.

BAŞKAN - Beyefendiler, değerli milletvekilleri; müsaade ederseniz… Efendim, lütfen insicamı bozmayalım. Özel bir gündeyiz, tarihî bir gündeyiz. Birbirimizi iğnelemeyelim.

NURSEL REYHANLIOĞLU (Kahramanmaraş) - Suçluluk psikolojisiyle konuşuyorsunuz.

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Dinleyeceksiniz.

BAŞKAN - Lütfen sataşma yapmayalım.

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Dinleyeceksiniz.

BAŞKAN - Ve Sayın Kılıçdaroğlu, lütfen, Genel Kurula hitap ediniz, şahsi olarak olmasın.

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, ben Genel Kurula hitap ediyorum zaten. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Ama efendim, parmağınızla, kişiyi de göstererek konuştunuz. Rica edeyim, lütfen…

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Egemenliğin kullanılması hiçbir surette, hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılmaması için "kuvvetler ayrılığı" ilkesi getirilmiştir.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Siz kiraya verdiğiniz vekillerinizi düşünün. Kiraya verdiniz, kiraya.

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Bütün demokrasilerin ana omurgasını "kuvvetler ayrılığı" ilkesi oluşturmaktadır. Yani yasama, yürütme ve bağımsız yargı demokrasilerin olmazsa olmazıdır.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Kiralık vekil olmaz.

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Kuvvetler ayrılığı aynı zamanda gücün demokratik kurallar içinde denetlenmesidir. Seçimlerin dört veya beş yıl içinde yapılması o ülkede demokrasi olduğunu göstermez. Demokrasinin gücü de varlığı da güçlü bir "kuvvetler ayrılığı" ilkesine bağlıdır. "Güçler ayrılığı" ilkesinin olmadığı bir ülkede seçimlerin sadece bir anlamı vardır: "Sandıktan çıkarım, istediğimi yaparım." Biz bunu kabul etmiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BENNUR KARABURUN (Bursa) - Sandıktan çıkana…

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Bu anlayışın egemen olduğu bir ülkede millî irade bir kişinin iki dudağına teslim edilmiş demektir. Ayrıca, bu anlayışın egemen olduğu bir ülkede seçilenler halka hesap vermezler.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - 15 milletvekilini kim istifa ettirdi?

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Oysa demokrasilerin özünde seçilmişlerin halka hesap vermesi temel kuraldır.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Siz kendi iradelerinizi satıyorsunuz.

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Üzülerek ifade edeyim ki bugün hükûmet edenler bırakın millete hesap vermeyi, bir daha söylüyorum, bugün hükûmet edenler bırakın millete hesap vermeyi yasama organının asli unsuru olan milletvekillerinin soru önergelerine dahi cevap vermemektedirler, lütfedip bu cevabı vermemektedirler.

YUSUF BEYAZIT (Tokat) - Yalan söylüyorsun! (CHP sıralarından gürültüler)

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Bu, yürütme organının yasama organını tanımaması demektir. Açıkça söylüyorum, böyle bir tablo bu Meclisin saygınlığına gölge düşürür. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Ben bundan rahatsızım, sizlerin de rahatsız olması lazım. Milletvekili olarak önerge veriyorsunuz, on beş gün içinde cevap verilmesi lazım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kılıçdaroğlu…

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Bırakın on beş günü, on beş ay içinde cevap verilmiyor. Siz milletin hakkını sormayacak mısınız, milletvekilinin hakkını sormayacak mısınız, Gazi Meclisin hakkını sormayacak mısınız? (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) - Millet soracak, millet.

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Değerli milletvekilleri, yasama, yargı ve yürütme gücünü yani egemenliği bir kişiye teslim ettiğinizde hukukun üstünlüğü yok olur, üstünlerin hukuku geçerli olur yani egemenlik bir kişiye, zümreye ve sınıfa bırakılmış olur. Yine üzülerek ifade edeyim ki bugün bu tabloyu yaşıyoruz ve bütün dünya bu tablonun tanığıdır. Bu bayram gününde bu gerçekleri bu çatının altında dile getirmek benim görevim ve sorumluluğumdur. Çünkü bu Meclis millî Kurtuluş Savaşı'nı yöneten bir Meclistir ama üzülerek ifade edeyim ki bugün yetkileri büyük ölçüde elinden alınmış bir Meclistir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kılıçdaroğlu, lütfen tamamlar mısınız efendim, son olarak mikrofonunuzu açıyorum.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Sizin milletvekilleriniz talimatla parti değiştirdiler ya, sizin vekilleriniz.

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Hanımefendi, özel bir sorununuz mu var?

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Yok.

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Güzel, teşekkür ederim.

Değerli milletvekilleri, bakınız, yedi yıl önce bu Mecliste yaptığım 23 Nisan konuşmasında şunları söyledim: Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratikleşme tarihi, bu Meclisin yetkilerini savunma ve genişletme tarihidir. Bugün dahi bu yüce Meclisin yetkilerine göz dikenler bu hususu hiçbir zaman akıllarından çıkarmasınlar. Yedi yıl önce söylemişiz, evet, yedi yıl önce bunları söylemişiz. Bugün Meclisin gasbedilen yetkilerine ses çıkarmayanları, duymazlıktan gelenleri, Meclisin hakkını aramayanları tarih asla affetmeyecektir. (CHP sıralarından alkışlar)

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Kiraya verdiklerinizin hesabını kim verecek?

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Hanımefendi, birazdan gelir konuşursunuz, niye birden öyle oradan konuşuyorsunuz? Mahallede değiliz, evde değiliz, sohbet etmiyorum değil mi? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Lütfen Genel Kurula hitap edelim Sayın Genel Başkan.

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Dedikodu yapacaksanız dışarıda var, bak dışarısı müsait, orada dedikodu üretebilirsiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU(Çankırı) - Sizin yaptığınız dedikodu.

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Çok ayıp, hiç yakışmadı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Değerli milletvekilleri, son sözlerim çocuklarımıza, geleceğimizin teminatı olan, umudumuz olan çocuklarımıza. Sevgili çocuklar, 23 Nisan, aynı zamanda dünya çocuklarına armağan edilmiş ilk ve tek bayramdır. Özgürlüğe, eşitliğe ve bilime bağlı toplumlar, Mustafa Kemal'in işaret ettiği gibi, fikri hür, vicdanı hür, namusu hür, irfanı hür nesiller yetiştirebilirler. Biz çocuklarımızı bilime dayalı, sevgiyle dolu, yüzünü geleceği dönmüş bir eğitim sistemiyle yetiştirmek istiyoruz. Biz çocuklarımızı küreselleşen dünyayla uyumlu, haberleşme ve iletişim olanaklarını etkin bir şekilde kullanan ve yaşadıkları dünyayı sorgulayan bireyler olarak yetiştirmek istiyoruz. Bizim çocuklarımıza karşı bir borcumuz var, daha güçlü, daha özgür, daha zengin bir Türkiye'yi onlara bırakmalıyız çünkü biliyoruz ki özgür ve eşit bir gelecek özgürce yetişen nesillerle mümkündür. Biz bunu başarma azim ve kararlılığındayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Değerli milletvekilleri, şu anda cezaevinde televizyonu başında bizi izleyen Milletvekilimiz Enis Berberoğlu başta olmak üzere, tüm milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.

Milletimize adalet ve huzur dolu bir gelecek diliyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından ayakta alkışlar ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Kılıçdaroğlu.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Mustafa Bey, buyurun efendim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı...

BAŞKAN - Açayım mikrofonunuzu.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Efendim, bu bayram gününde sataşma... Gerçek olmayan bilgiler verdi, cevap vermek istiyorum 69'a göre.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Başkanlar konuşuyor ne sataşması?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, 69'a göre…

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Herhangi bir Meclis mi bu?

BAŞKAN - Zabıtlara geçsin diye diyorum, mikrofonunuzu açıyorum.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Açıklama yapma gerekliliği doğdu.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bugün 23 Nisan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 98'inci yılını kutluyoruz. Az önce konuşan Millî Eğitim Bakanım, 1920'den bugüne gelen bütün tarihî süreçleri bugünün önemini binaen hakikaten çok güzel bir şekilde izah etti.

ÖZCAN PURÇU (İzmir) - Yok ya!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Genel Başkan burada meseleleri idrak ederken, anlatırken anlaşılan o ki 15 Temmuz günü kahramanca burada direnen milletvekillerinin yaptığı direnci gösteremeyip Bakırköy Belediye Başkanının evinde kahvesini içerken, orada o "Sonuç ne olacak?" diye bekleme ve o milletvekillerinin yaptığı kıskançlığı… Burada, 20 Temmuz tarihinde aldığı talimatla efelik yapmaya kalkıyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar; CHP sıralarından "Yuh" sesleri, gürültüler)

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Senin Başbakanına sor, neredeydi!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bakın, Sayın Başkan -bugün 20 Temmuz tarihinde geldiğimiz süreçte- 19 Temmuzda bütün siyasi parti grup başkan vekillerinin 20 Temmuz tarihinde olağanüstü hâl ilan edileceğiyle ilgili bilgisi vardı. (CHP sıralarından gürültüler)

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Yanındaki Hayati Yazıcı'ya sor! Kiminle beraberdi, sor!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ama Sayın Kılıçdaroğlu demek ki grup başkan vekili ile benim bizzat yaptığım görüşmenin farkında değil çünkü sonuçlar farklı diye bekliyordu.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Ayıp, ayıp!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - İkinci konu: Türkiye Büyük Millet Meclisinin yaptığı çalışmaları…

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkan, böyle bir usul yok!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Tamamen yanlış bilgi vermiştir.

BAŞKAN - Mustafa Bey… Mustafa Bey… Lütfen, sözlerinizi bağlayınız.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bakın, Sayın Başkan, 26'ncı Dönemde 24.287 yazılı soru sorulmuş, bunlardan 10.075'i cevaplanmıştır. Bugüne kadar en çok yazılı soru cevaplaması AK PARTİ iktidarları döneminde olmuştur.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Postacı! Postacı!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Üçüncüsü: Sözlü sorular; 24'üncü Dönemde 7.062 sözlü soru sorulmuş, 2.134'ü cevaplanmış. Yine, yanlış bilgi veriyor.

ERDİN BİRCAN (Edirne) - Sayın Başkan, bu ne yapıyor ya! Böyle bir şey var mı!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - İade edilenleri de söyleyin!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - 26'ncı Dönemde 1.226 sözlü soru sorulmuş, 568'i cevaplanmış.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Elitaş, imamı anlat, imamı!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bugüne kadar hiç olmamış araştırma komisyonları kurulmuş. Aslında Türkiye Büyük Millet Meclisini oyalamak, gereksiz şekilde tahrik etmek yerine…

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, bu ne?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - …salı günleri sözlü soruları görüşme arzumuz maalesef ana muhalefet partisi tarafından yerine getirilmemiş. (CHP sıralarından gürültüler)

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Böyle bir usul yok Sayın Başkan.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bugün benim Sayın Kılıçdaroğlu'nda gördüğüm hadise şu… (CHP sıralarından gürültüler)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Yeter Başkan, yeter! Bu ne ya!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Milletvekillerini kiraya vermenin huzursuzluğunu bugün bu kürsüde yansıtmıştır. (CHP sıralarından "Yuh" sesleri, gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar; AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ENGİN ÖZKOÇ (İstanbul) - Yazıklar olsun!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Özgür Bey, bir dakika.

Mustafa Bey, mufassal bir konuşma yaptınız. (CHP sıralarından gürültüler)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ama sataşmadan istedim ben Sayın Başkan.

GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Siz zaten sataşmadan yönetemiyorsunuz Meclisi, istifa edin.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İzmir) - Mufassal bir cevap vereceğim ben de.

BAŞKAN - Öyle oldu, öyle oldu.

Özgür Bey de şu anda Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili olarak söz istiyor.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Zabıtlara bakalım Başkanım.

BAŞKAN - Benim, yalnız, naçiz tavsiyem -hepinizin de iştirak edeceğine inanıyorum- böyle bir günde polemiklerle, karşılıklı didişmelerle zaman almayalım. (CHP sıralarından "Yuh" sesleri, gürültüler)

BAŞKAN - Vereceğim, söz vereceğim. (CHP sıralarından gürültüler)

Söz vereceğim efendim. (CHP sıralarından gürültüler)

Söz vereceğim fakat rica edeyim, rica edeyim, bütün Türkiye takip ediyor. Kavgacı bir Meclis değiliz.

ENGİN ÖZKOÇ (İstanbul) - Tabii tabii.

BAŞKAN - Hepimiz bu memleketin evladıyız. Meramımızı daha sakin ifade edelim. (CHP sıralarından gürültüler)

Özgür Bey, yerinizden buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, böyle bir söz almak zorunda kaldığım için üzgünüm. Meclisin yerleşik uygulamalarına aykırı olarak...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Kürsüye vurulmaz…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - …bir Sayın Genel Başkandan sonra bir grup başkan vekilinin bu sözü almış olması Adalet ve Kalkınma Partisinin içinde bulunduğu rahatsızlığı açıkça ortaya koymaktadır.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Genel Başkanın kürsüye vurma alışkanlığı nereden çıktı?

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Kıssana sesini kardeşim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Çok kısaca sataşmasına cevap verecek olursak, 15 Temmuz akşamı hepimiz buradaydık, hepimiz birlikteydik, hepimiz birbirimizin şahidiydik.

Sayın Genel Başkanımız bize, Meclise gitme, Meclise, demokrasiye, seçilmiş hükûmete sahip çıkma konusundaki talimatı vermiş; kapalı olan hava yolu yüzünden Ankara'ya ulaşamamış, ilk fırsatta Ankara'ya geleceğini söylemiştir.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bravo(!)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ancak 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonunda İstanbul Vali Yardımcısının ve İstanbul Emniyet Müdürünün kayıt altındaki tutanakları ortaya koymaktadır ki dönemin Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Sayın Binali Yıldırım Tuzla'daki evine bırakılmış, tankların Tuzla'ya hareket ettiği vehmi üzerine kendisi evden alınmış, bilinmeyen bir yöne doğru yola çıkmış… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Darbenin karşısında ölmeyen adamı… Vay anasına be! Yazıklar olsun size! Anlaşılan, darbenin gerçekleşmediğine üzülüyorsunuz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - …Jandarmanın çakarları görüldüğünde Ilgaz Tüneli'ne saklanmış, geceyi Ilgaz Tüneli'nde geçirmiştir. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM (İzmir) - Sayın Başkan…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - İkinci ve son husus: İstanbul Emniyet Müdürü bugünkü Genel Başkanlarının kendisini defalarca telefonla aradığını tutanak altında söylemiş, kule temizlendikten sonra, darbeciler havaalanından ayrıldıktan sonra inişe karar vermiş, inişten sonra hangarda geçen dört saat hâlâ izaha muhtaçtır izaha. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Özgür Bey, teşekkür ediyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Son sözüm… Bazı rakamları okuyup bazı rakamları okumamakla olmaz. Cumhuriyet tarihinin en çok sözlü soru önergesi yanıtlamayan Hükûmetiyle karşı karşıyayız. Ama bir örnek verecek olursak on yıl önce bugünkü Genel Başkanınızın Kısıklı'daki villasıyla ilgili verilmiş soru önergesi hâlen daha cevaplanmamıştır.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Efendim, öncelikle, bir noktayı açıklığa kavuşturmak istiyorum ve inanıyorum ki bu bizim topyekûn düşüncemizdir. Siyasi mülahazalar var, herkesin kendi fikri kendine ait, taraftar bulması gerekir, seçime gidiyoruz ama bunları bir tarafa ittiğimizde, bizim birlikte, bütünlükte, bayrağımızın altında hep beraber yürüme noktasındaki irademiz kesinlikle beraber olmasaydı 15 Temmuzda burada bir arada olmazdık, 7 Ağustosta Yenikapı'da bir arada olmazdık.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bravo. Onu Genel Başkanımız da söyledi.

BAŞKAN - Biz bunları ötelemeyelim, örselemeyelim ve itelemeyelim. Topyekûn güzel bir imtihan verdik, demokrasi imtihanı verdik. Cumhurbaşkanımız meydanlara çağırdı, parti farkı olmaksızın bütün millet meydanlarda toplandı. Bunu kalkıp bir malzeme gibi görmek yanlış olacak.

Ama tabii, şunu ifade etmek isterim: Yani "Sözlü sorular cevaplandırılmadı." diye bir hadise yok. Burada, önümde rakamlar var ama…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Yüzde 34…

BAŞKAN - Devam etmeyeceğim ona da…

Yalnız, Sayın Başbakanımızın bir açıklama istediği var, kendisine…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, müsaade eder misiniz. Bir cümle ifade etmek istiyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ben de ederim.

BAŞKAN - "Sayın Elitaş cevaplasın." diyor.

Buyurun Sayın Elitaş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bakın, tankların arasından sıvışan milletvekili değil… Bakın, Türkiye darbelerle anılır, 27 Mayıs, 9 Mart, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat.

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - 20 Temmuz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bugüne kadar herkes şapkasını almış, gitmiş ama ilk defa, bir millet ve hükûmet tankların arkasına saklanmak değil, tankın önüne göğsünü gererek siper etmiş ve darbeyi durdurmuştur. Son söz budur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Güzel, bunda ihtilaf yok.

Teşekkür ediyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Özgür Bey, müsaade edin de devam edelim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayır, müsaade ederseniz… Söylemeyecek miyiz?

BAŞKAN - O gece beraberdik, tamam.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Evet, o gece kendimizle de milletimizle de gurur duyuyoruz. Müsaade ederseniz…

BAŞKAN - 7 Ağustosta beraberdik, tamam. Hep beraber olacağız, tamam. Demokrasiye devam, kavgaya "Hayır.", demokrasiye yürü.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Müsaade eder misiniz.

BAŞKAN - Durmak yok, ileri.

BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM (İzmir) - Sayın Başkan…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Müsaade edin de Sayın Başbakana yerinden söz vereyim.

Buyurunuz Beyefendi.

BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'mızın 98'inci yıl dönümünde bu Meclisin mehabetine daha yaraşır bir toplantıyı gönlümüz arzu ederdi ancak burada, ana muhalefet partisinin hatibi…

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Elitaş, sana söylüyor Başbakan.

BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM (İzmir) - …şahsımı hedef alarak darbe gecesi benim tanklar eşliğinde evimden çıkarıldığımı, emniyetli bir yere götürüldüğümü ifade etmiştir.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayır, hayır öyle bir şey demedim. "Tanklar geliyor." vehmi üzerine…

BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM (İzmir) - O gecenin gerçeği şudur: O gece tanklar senin Genel Başkanına yol verirken bu ülkenin Başbakanı uçaklara "Alçakları vurun." demiştir, bu mücadeleyi yapmıştır. AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından ayakta alkışlar)

BAŞKAN - Evet, lütfen devam edeceğiz.

Özgür Bey, açık efendim mikrofonunuz.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Genel Başkanınızın nerede olduğunu söyleyin.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Darbecilere kim yol verdi?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bir dakika arkadaşlar…

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Bakırköy'de sabahlayıp sabahlamadığını açıklasın.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başbakan, biz de bu yaşansın istemezdik, grup başkan vekiliniz 15 Temmuz gecesiyle ilgili yaptığı iftiraya cevap aldı. Ancak hakkınızda tanklar eşliğinde götürüldüğünüzü söylemedim, tutanaklar açık. İstanbul Vali Yardımcısının açık ifadesidir: Sayın Başbakanı eve bıraktık, daha sonra tankların Başbakana doğru ilerlediği vehmi üzerine -sonradan doğru olmadığı ortaya çıkıyor- sizi aldıklarını, bilinmez bir yola çıktıklarını ve ardından…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Darbenin amacı neydi, darbenin amacı? Hükûmeti yıkmak, Cumhurbaşkanını öldürmek, olay bu.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - …sizin Ilgaz Tüneli'ne sığındığınızı cümle âlem biliyor, tutanaklar yazıyor.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bir bütünüz, kardeşiz, beraberiz yani bir elin tek bileğe bağlı birer parmaklarıyız…

ZİYA PİR (Diyarbakır) - Parmağın biri cezaevinde.

BAŞKAN - …ayrı parti ismi olabilir ama bir yekûnuz, bunu bozmayalım.

Bir diğeri, biliyorsunuz bendeniz Meclisi açtım, fare değildim, gemiden kaçmadım, kaptandım geldim ve arkadaşlarım geldiniz, sabahladık; güzel bir demokrasi imtihanı verdik.

Cumhurbaşkanımızın kaldığı yerdeki kişi "Beş dakika içinde uluslararası sahadasınız, on dakika sonra Rodos'tasınız, hemen götüreyim." dedi. Ne yaptı? Uçakla İstanbul'a indi ve "Hayır." dedi, terk etmedi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Başbakanımız, derhâl yola çıktı ve ilk defa radyoda, televizyonda beyanını duyduğumuz, hareketin ne olduğuna dair teşhisini duyduğumuz ses Sayın Binali Yıldırım'a aittir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Topyekûn hepimiz varız. Beni Kemal Bey cumartesi günkü çağırdığım olağanüstü toplantı için aradı, dedi ki: "Saat 14.00'te diyorsunuz, acaba 15.00 olmaz mı çünkü toplantıya yetişmek istiyorum, arkadaşlarımı dinlemek istiyorum?" "Hayhay." dedim, 15.00'e bıraktık. Sonra 17.00'de toplandık ve bütün 4 parti de toplandık. Bu bizim demokrasi savaşımız, mücadelemiz ve alnımızın akıyla çıktık. Hepimize aittir, bunu lütfen malzeme hâline getirmeyelim. Türkiye büyük bir badireden kurtuldu. Eğer Türkiye o günü atlatmamış olsaydı bugün bir felaket hâlinde gelecektik. Bu yüzden, emeği olan herkese teşekkür ediyoruz; başta Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza, siyasi parti liderlerimize, bütün partililerimize, bütün halkımıza teşekkür ediyoruz.

Bu mevzuyu burada kapatıyoruz. Böyle didişmeyi kabul etmiyoruz. Tamam mı, hep beraber "evet" mi? Hep beraber evet. 

TBMM'nin 23 Nisan Özal Oturumu