Suriye’de vekalet savaşı olanca hızıyla sürüyor. Artık bu savaşı perde arkasından yöneten emperyalizmin temsilcileri apaçık ortaya çıktı. Terör örgütleriyle ilişkilerini saklayamıyorlar, saklama gereği de duymuyorlar. Küstahlar, pervasızlar, kibirliler, utanmazlar…

Türkiye, emperyalizmin dümen suyunda hareket ettiği bir dönemde Suriye’nin bu hale gelmesini hızlandıran gelişmelere katkı sundu. Beşar Esad ve Suriye ile kurulan sıcak dostluk bir anda ortadan kaldırıldı, hem Esad hem de Suriye düşman saflarına konuldu. Emperyalizmin temsilcileriyle birlikte Suriye’de operasyonlar yapıldı.

Ak Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, Suriye'deki savaş ekseninde bazı notlar paylaştı. O notlar Beşar Esad’la yaptıkları görüşmeye aitti. Özdağ, görüşmenin gerçekleştiği dönemde Büyük Birlik Partisi’nde Genel Başkan Yardımcısı olarak siyaset yapıyordu.

“Zayıf bir Suriye, güçlü bir İsrail demektir, güçlü bir Amerika demektir” tespiti yapan Özdağ, o görüşmede Esad'ın, “Amerika, Irak'ı işgal etti. Sıra bende (Suriye’de). Ardından Türkiye hedef. Daha sonra da sıra İran'a gelecek” dediğini aktardı.

Özdağ'ın kendisi de, “Türkiye İran, Irak, Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana. Türkler, Araplar, Kürtler bir arada kardeşçe yaşamak istiyorlar. Türkiye’nin büyümemesi, daha güçlü hale gelmemesi için operasyonlar yapılıyor. Batı buraları bölmek istiyor” değerlendirmesi yapıyor.

Ya devamı?

Ona geçmeden önce…

Göz Doktoru…

Beşar Esad, göz doktoru. Şam Üniversitesi’nde okumuş. Mezun olduktan 4 yıl sonra 2 yıllığına İngiltere’ye gittiğini görüyoruz. 1965’de dünyaya geldiğinde babası Hafız Esad yeni Hava Kuvvetleri Komutanıydı. Oğlu 6 yaşına geldiğinde ise baba Hafız artık Suriye Devlet Başkanı’ydı.

30 yıl süren iktidar sonrası, takvim yaprakları 2000 yılını gösterdiğinde bu kez oğul Esad’ın yönettiği Suriye vardı. Beşar Esad devletin başına gelirken mini! bir sorun vardı ama o aşıldı. 34 yaşındaki Esad’ın yaşı 'Devlet Başkanı' olmaya yeterli değildi. Çünkü 40 yaş sınırı vardı. Bu sınır parlamento da aşağı çekildi.

İlginç bir not daha paylaşalım. Baba Hafız, 1980’de SSCB ile 20 yıl süreli ‘Dostluk ve İşbirliği’ anlaşması imzalamıştı. Esad 2000 yılında vefat ettiğinde bu uzun anlaşmanın da dolduğu seneydi.

Oğul Esad’ın lider olduktan sonra bir özelliği dikkat çekti. İsrail ve ABD hakkında devamlı eleştirel, suçlayan ifadeler kullandı. Amerika’da buna karşılık, ‘Teröre destek veren ülke’ suçlamasında bulundu.

Şunu da unutmayalım; babası PKK'yı Bekaa Vadisi'nde az beslememişti. Yıllrca Türkiye'ye sıfır riskle terör ihrac etmişti.

Tarihi sözler…

Selçuk Özdağ’ın bahsettiği ziyarete dönersek…

Selçuk Bey o görüşmeye merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte gitmişti. Hatta öncesinde Yazıcıoğlu kendisine, “Randevu verir mi?” diye sormuştu. Özdağ, elçi, işadamı kim varsa lobi yaptırıp o buluşma için fırsat yaratmıştı.

Gelelim bahsettiğim o tarihi sözlere…

Görüşme sırasında emperyalist ülkelerin planlarının farkında olduğunu ortaya koyan Beşar Esad, Özdağ’ın dile getirdiği, “Emperyalizmin hedefinde şu an Irak var, sonra Suriye, sonra Türkiye ve de İran’a sıra gelecek” değerlendirmesinden sonra şöyle devam ediyordu:

“Eğer Suriye’ye sıra gelirse ben Türkiye ve Rusya’ya güveniyorum. En çok da Türkiye’ye. O zaman plebisit (Devletler hukukunda bir ulusun hangi devlete bağlanacağına karar verdiği oylama) yaparım. Halk da ister, Türkiye’nin bir vilayeti olma kararı çıkarırız. Türkiye bizi korur.”

İşin ilginç yanı Esad, Yazıcıoğlu ve Özdağ’la, “Tayyip Erdoğan’a selam söyleyin” diye selam da yolladı. Yazıcıoğlu ve Özdağ, Beşar Esad’ın yanından çıktıktan sonra şu tespiti yaptılar: "Çok zeki biri…"

Sonrası malum. 2011’de başlayan savaşta, emperyalizmin kaynattığı kazanda on binlerce insan öldü, aynı ölçüde sakat kalalar oldu. Bu acı hala da devam ediyor.

Bu tarihi hatırayı hepiniz kendinize göre sorgulayın.

Sevgiyle kalın…