Hayırlı, uğurlu olsun, artık nur topu gibi adaylarımız da piyasaya çıktı. Geriye vatandaşın 24 Haziran günü vereceği karar kaldı...

Gerçekten de hal böyle mi? Yani kararı vatandaş mı verecek?

Maalesef yanıtım 'hayır' olacak. Çünkü vatandaş - seçmen, sadece önüne konulanlar içinden bir seçim gerçekleştiriyor. Onu da türlü manüplasyonlar, baskılar altında ancak yapabiliyor. 

Partilerde demokrasi olmazsa yukarıda da olmaz. Adayları parti başkanlarının belirlediği bir yarışın demokratik olduğu iddiasının inandırıcılığı cılız kalır.

Siyasi Partiler Kanunu hakkında herkes zaman zaman konuşur lakin iş yapmaya gelince buhar olup uçar. Sıradan vatandaşların, ülkeye verebileceği hizmetleri olan insanların önündeki barajlar daima güncel tutulur.

Temelde adaletsiz başlayan bir sürecin sonundan demokrasi çıkmasını düşünmek herhalde hayal görmek olarak ifade edilebilir.

Siyasette ekonominin rolü de başka bir problem. Parası olmayana siyasette şans yok. Parti kurmak isteseniz de, milletvekili olmayı hedeflesiniz de tüm yollar paradan geçiyor. Yada arkanızda size bunları sağlayacak bir gücün olması lazım ki; o takdirde de vatandaşın değil sizi itekleyen o gücün hizmetinde olmanız kaçınılmaz.

Genel seçimlerde kişiler önemlidir lakin parti önceliklidir. Seçmen parti tercihi ile pusulaya oy atar. Yerel seçimlerde ise aday isimleri daha önceliklidir. O yüzden gücü olan adaylarla yarışa katılmak tercih edilir.

Cumhurbaşkanı adayları kendi kişilikleriyle, vizyonlarıyla oy alacaklar. Hedeflerini anlatıp takdir görmek isteyecekler. Burada dikkat çeken şey, adayların medya açısından adil şekilde halkın huzuruna çıkarılmamasıdır. En çok mağduriyet yaşayan kişi Meral Akşener'dir. Temel Karamollaoğlu'da aynı engelle karşı karşıyadır. Bir el seslerini kısmaktadır. 

Seçim öncesi ben bir vatandaş olarak tüm adayların ne dediklerini, projelerini duymak, görmek isterim. Batı demokrasilerinde olduğu gibi lider adaylarının bir araya gelip canlı yayında tartışmalarını da. Televizyonu açtığımda, gazeteyi aldığımda her adayın eşit şekilde kendini ifade ettiğini müşahade etmek de. Bunlar yapılmıyorsa oturup kırk kere düşünürüm. 

Oy verirken ideolojilerin esiri olmayın. Kim daha iyi hizmet edip, huzur verecekse ona yönelin. Şunu unutmayın ki, sağcı, milliyetçi, dinci, liberal vs. hepsi siz vatandaşların özgürlüğünün ve doğru seçiminin önündeki engellerdir. Ülkeye, millete hizmet eden her kimse, en büyük milliyetçi- sağcı - solcu - liberal- dindar odur. 

Sizin duygularınızı istismar edip oy devşirenlere, iktidara geldiklerinde de deveyi hamuduyla götürenlere, huzursuz günler geçirmenize yol açanlara sıkça tanık oldunuz. 

Verdiğiniz oyların çok önemli olduğunu idrak etmezseniz gelecek sadece karanlık getirir. Menfaat karşılığı vereceğiniz oy, ülkenizi yıkmanızın, vatanınızı dağıtmanızın sebebi  olursa sonradan dizlerinizi döversiniz. Türkiye'yi, çocuklarınızı düşünmeden çıkar eksenli kararlarınız felaketinizle eşdeğerdir. Oylarınız yıkma yada yaşatmanın aracıdır. 

Sevgiyle kalın...