Yıllarca, kan, ölüm,acı, ızdırap, göç..göz yaşı, umutsuzluk... "öldük bittik" dedikçe, yeniden diriliş...

"Gelecekler, bizi kurtaracaklar, yok olmamıza, Kıbrısta Türklüğün tükenişine izin vermeyecekler.." umudu ile yaşayan Kıbrıs Türk halkı, sonunda, mücadelesinin mükafatını yaşadı. Öldükçe dirildik. Bizi ayakta tutan TMT andımız ve Türk ulusuna olan inancımızdı. 

44 yıl önce , Yunan cuntası darbesi ile, bir anda adayı Yunanistana ilhak ve Kıbrıs Türklerini haritadan silmek girişimleri ile, başımızda yine kara bulutlar eserken, moral ve umutlarımız sarsılırken ...kulaklarımız Ankarada, gözlerimiz kuzeyde Beşparmak dağlarında , sabır ve inançla bekledik..Türk ulusu, hükümeti ve silahlı kuvvetleri boş durmuyordu. Gelişmeleri heyecanla izliyor ve güneşin kuzeyden doğmasını bekliyorduk...

Kurtarıcılarımın gelmesi, şu veya bu şekilde, engellenecek olursa, kanımızın son damlasına , son nefesimize kadar, düşmana karşı direnmeye hazırlanıyorduk... 
Ve bu gün, 19 Temmuz 1974, son tedbirlerimizi , imkanlarımıza göre, alırken gece oluşu ve tabur karargahına çağrılışımızı, şu anda, yeniden yaşıyor, heyecanlanıyor ve yaşlarımı tutamıyorum....

"Bu , bir anti-tank roket atardır..bu da tanıtma bezidir" diye Ahmet Savalaş, Burhan Yiğit ve Burhan Tuna ile elimize teslim edilenler inanç ve azmimizi kırbaçlıyordu... Artık, şüpheye mahal yok. Gelecekler, geliyorlar, an meselesidir inancı ile, verilen talimatları, harfiyen yerine getirmek üzere, helallaşarak, savunma noktalarımıza dönüşümüzü tekrar yaşıyorum...

Bir türlü sabah olmuyor, 'ne uzun gece be' diye hayıflanarak, son kez mevzileri dolaşmaya çıkıyoruz...

20 Temmuz...

Güneş yükselirken gökde iki gümüş renkli çelik kartal başımızın üzerinde, yükseklerde parlıyor... Çok geçmeden Beşparmaklara paralel Boğazdan Hamit köye kadar nakliye uçakları ve paraşütcüler...

Bu kez, acı ızdırap gözyaşları değil, sevinç gözyaşları yanaklarımızdan akıyor..

Sarılıyor, haykırıyoruz..."GELDİLER GELDİLER..." GÖKDEN KAĞITLAR YAĞIYOR.." 

BARIŞ İÇİN, AKAN KANI DURDURMAK İÇİN GELİYORUZ, ATEŞ ETMEYİNİZ" 

BİR YANDAN ECEVİT, DİĞER YANDAN DENKTAŞ RADYOLARDAN, BARIŞ HAREKATININ BAŞLADIĞINI MÜJDELİYORLAR...

Yıllarca, öldük öldük, öldük...

ÖLDÜKÇE DİRİLDİK....GAZANIZ MUBAREK OLSUN...

ŞEHİTLERİMİZİ, GAZİLERİMİZİ, CENGAVERLERİMİZİ, TÜK ULUSUNU VE KIBRIS TÜRK HALKINI GURUR VE COŞKU İLE SELAMLIYORUM... 

20 Temmuz Bayramınız kutlu ve mutlu olsun...

RUM RADYOSUNDAKİ DÜŞMANLIK

BU KADAR BAĞNAZLIK KÖRLÜK OLUR MU.... MEĞER OLURMUŞ...

Her sabah erkenden yaptığım gibi, PIK (radiofonikon İdrima Kipru) Rumların, Kıbrıs Radyo Yayın Korporasyonunun sabah haberlerini izledim...

15 Temmuz 1974, kanlı Yunan cuntası darbesinden kısaca söz edildi. Ardından, bol bol Türk alehtarı iddialar, ithamlar, yalan yanlış propagandalar takip etti...

Makariosu devirip, Nikos Samsunu "Elen Kıbrıs cumhuriyeti" Cumhurbaşkanı ilan edenler,kan döküp, canlara kıyanlar, adeta es geçiliyor ve yayın ağırlığı Türklere yönlendiriliyor...

"Türkler , vatanımızı istila etti, işgal etti, insanlarımızı öldürdü, esir aldı, kadınlarımıza tecavüz etti....." ve gider. Siyasi parti liderleri de hep bir ağızdan Türkleri suçlarlar. Rum medyası derseniz ha keza... Cuntacılara ,ufak tefek eleştiriler, hepsi o kadar... Ve propaganda makinesi harıl harıl çalışıyor...

Türkiyenin, durup dururken mi adaya asker çıkardığı, müdahale etmek mecburiyetinde kaldığı, ustaca karartılıyor, nedeninden bahsedilmiyor.

Bu gün oldu, hala daha akıllanmadıklarına tanık oluyoruz. Cunta ve işbirlikçileri, 15-20 Temmuz arası kaç kişiyi, özellikle Makarioscuları ve AKELcileri hunharca katlettikleri, diri diri gömdürdükleri konuşulmuyor, açık ve net olarak kınanmıyor. 

O günleri yaşayan bir papaz itiraf etmişti.. Kendilerine hatırlatayım:

"Bunlar daha canlı, gömemem" dediği zaman Cuntacılar, "göm, hemen göm, yoksa ,seni de onlarla birlikte gömeriz." Böyle dedikleri yazılmıştı bir Rum gazetesinde de...

Görmediler, okumadılar, duymadılar mı? 

Yani, Türk askerlerinin ansızdan aklına geldi ve "Kıbrıs'a bir çıkartma yapalım mı" demişti, yoksa, Türkiye, garantör devlet olarak, uluslararası anlaşmalara dayanarak, kendi aralarında akan kanı durdurmak, Kıbrıs Cumhuriyetini ve Kıbrıs Türklerini kurtarmak için mi harekete geçti ? Bundan bahseden yok...

Eee, bu kadar da bağnazlık ve körlük olmaz. Ama, işte oluyor, ve, bütün olaylardan sorumlu olarak Türkiye gösteriliyor.

Bu gibilere güvenip de bunlarla herhangi bir anlaşma, uzlaşma sağlanabilir mi , siz söyleyiniz. Özellikle de , o, bizim tarafdaki "barış melekleri" geçinenler söylesin...

Bizler olsun, siyasilerimizle, medyamız ile, dünyaya gerçekleri defalarca hatırlatmaya, Rumlara da akıllarını başlarına almayı vurgulayalım, belki akıllanır ve gerçekleri görürler...