KARADENİZ İLE HAZAR ARASINDA YENİ KANAL AÇILMALI...

Yaklaşık 15 gündür...

Hazar Denizi’nde Rusya’nın, Astrahan Limanı ile İran’ın Enzali Limanı arasında mısır ve buğday taşıyacak 3 adet gemi kiralamaya çalışıyorum. Ortalama her seferi 66 bin dolara fiyat veriyolar. Çünkü gemi yok. Birde Hazar’a kıyısı olmayan ülkelere ait gemiler çalışamıyor. Son bir bilgi daha gemiler en fazla 3000 tonluk olabiliyor çünkü limanlara yanaşamıyorlar. Birde yazıyı yazma nedeni de olan asıl konu ise aralık başı gibi Karadeniz’den veya Rusya içi Volga Nehri’nden gelen gemilerin nehrin donması nedeni ile Hazar’a girememesi. Yakın zamanda bölgeye gidp birebir gördüklerimi de yazacağım.

Konuyu araştırırken, Osmanlı döneminden beri bu projenin yapılmaya çalışıldığını da hatırladım. Günümüzde ise Orta Asya Türk devletleri ile olan stratejik ortaklığımız, İran ve Rusya ile yakınlaşma politikamız hatta Çin, Pakistan ve Afganistan’a ulaşmamız ve politik etki alanımızı genişletmemiz açısından bu proje çok önemli bir hale gelmiştir. Kısaca bölgede hiçbir konuya sırf ticari olarak bakmamayı öğrenmeliyiz.    

Tarihsel olarak hem projenin hem de bölgenin bizim için ne kadar önemli olduğuna da bir bakmak lazım. Timur’un, 1400 lü yılların başında, Altınordu Devletini yıkması ve taa Kırım’a kadar aslen Kıpçak Türkleri olan Tatarları (Rusça da güçlü, çekik gözlü dirençli anlamında) işgal ve yıkım uygulaması sonucu Osmanlıların Deşti Kıpçak Hanlığı dediği Altınordu toprakları üzerinde küçük ve ehemmiyetsiz Kazan, Kasım, Sibir, Ejderhan (Astırhan) ve Kırım Hanlıkları kuruldu. Tarihi süreç içerisinde Ruslar, 1552’de Kazan ve 1557’de Ejderhan Hanlıklarını yutup, Hazar Denizi’ne dayandı. 1656’da Sibir ve 1681’de de Kasım Hanlığı düştü. Artık Rusların Sibirya ve Orta Asya’ya ilerlemesinin önünde engel kalmadı. Bu tehlikeyi evvelden sezen Kırım Hanlığı, Osmanlı himayesine girerek kurtuldu ve varlığını 1783’e kadar devam ettirdi. Osmanlılar, bu vahâmete sessiz kalamadılar ve müthiş bir projeye teşebbüs ettiler. Sultan II. Selim, Don ve Volga nehirleri arasında bir kanal açarak, Karadeniz ile Hazar Denizi’ni birleştirmek istedi. Böylece Osmanlı Devleti İpek yolunu canlandıracak ve ekonomik durumunu düzeltecek, İran’ı kuzeyden deniz yolu ile kıskaç altına alacak, bölgedeki hakimiyetini güçlendirecek, Rusya’nın Türk-İslam ülkelerine yayılması önlenecek, bu ülkeler ile Osmanlı Devleti’nin doğrudan irtibata geçmesi sağlanacak, Ejderhan Hanlığı kurtarılacak; Kırım Hanlığı tehditlerden korunacaktı. Mıntıkaya hemen mühendisler yollandı. Don ile Volga arasındaki en kısa mesafe, bugünki Volgagrad (Çariçin, Stalingrad) şehri karşısında 6 deniz mili ölçüldü. Ağustos 1569’da 8000 yeniçeri, 20 bin tımarlı sipahi, 3000 amele gitti. Kırım Hanı, 30 bin süvari ve bir o kadar da amele yolladı. Bir yandan Ejderhan kuşatıldı; bir yandan kanal hafriyatına başlandı. Korkunç İvan, Prens Serebranov kumandasında 15 bin kişilik bir kuvvet gönderip, hafriyata hücum ettirdi ise de püskürtüldü. Kuşatmayı baştan lüzumsuz bulan Kırım Hanı Devlet Giray, çözülmeyi engelleyecek destek ve dirâyeti gösteremedi. Kuşatmanın ağustos gibi geç bir tarihte başlaması hataydı. 15-20 gün süren Ejderhan kuşatması 20 Eylül’de kaldırıldı. Askerler, nakli mümkün olmayan cephaneyi toprağa gömerek geri çekildi. Amele ise kazma küreği gömmeye bile bırakmayıp savuştular.

Ruslar bu projeyi, 4 asır sonra 1952’de tamamlayabildiler. Günümüzde ise Karadeniz’den Hazara’ a deniz yolu yada su yolu ile ulaşım için çeşitli projeler mevcuttur. Bu projeler:

1- Hazar denizi ile Azov-Karadeniz havzaları arasındaki su yolu projesinin Kumo-Manıç Avrasya çukurunda kazılması.

2-Volga-Don gemi nakliyat kanalının ikinci kolunun inşası.

3- Avrasya Kanalı Projesidir. Projenin en önemli amacı Doğu Hazar limanlarına büyük lojistik depolar kurulması ve Türk üreticilerin mallarının o depolarda muhafaza edilmesinin sağlanmasıdır.

Benim ele alacağım proje kontrolü daha çok bizde olacak ve donma gibi tehditler olmadan yılın her ayı kullanılacak Avrasya Kanalı Projesi’dir. Projenin Gürcistan Poti’den başlatılması varsayıldığında 700 kilometre civarında kazılarak bir kanal yapılabilir veya bu şartlar altında gerçekleşmesi güç ise bir diğer yol olarak Karadeniz-Çoruh Nehri–Kura Nehri–Aras Nehri-Hazar Denizi yolu düşünülebilir.

Burada Kura Nehri’nden faydalanılabilir. Türkiye’den başlayan nehir Gürcistan ve Hazar’a dökülmektedir. Yani bu noktada geriye sadece Çoruh Nehri’nden Kura Nehri’ne kanal açmak yetecektir. Zaten Kura Nehri tarihte sıkça taşımacılıkta kullanılmış bir nehirdir.

Gerekirse debileri güçlendirecek yeni su bağlantıları yapılır. Proje gerçekleştiği takdirde Avrasya Kanalı’nın çeşitli stratejik, siyasi ve ekonomik etkileri de olacaktır. Bunlardan bazılarını sayacak olursak:

1) Türkistan Bölgesi, Türkiye ile daha fazla ticaret yapmaya başlayacaktır. Türkiye bu yol ile daha ucuz hammadde satın almış olurken daha çok sanayi mamülü de ihraç etmiş olacaktır.

2) Stratejik önemi ülkemiz için çok değerli olan İstanbul Boğazı değerini daha da arttırarak Türkistan Bölgesine deniz kapısı açılmış olacak.

3) Türkiye’nin İran ile hali hazırda yaptığı ticaret tarihi zirvesine çıkacak ve Avrasya Kanalı projesi ile Tahran gibi önemli bir sanayi bölgesi ile milli sanayi bölgemiz Marmara yakınlaşmış olacaktır.

Avrasya Kanalının toplam maliyeti için Türkiye, Türkmenistan, İran, Gürcistan, Kazakistan ve Azerbaycan aralarında paylaşabilirler. Bu projenin petrol ve doğal gaz üreticisi bu ülkeler için maliyet sorun teşkil etmeyecektir.

Bu projenin gerçekleştirilmesi Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan hükümetlerinin anlaşması durumunda yapılabilecektir. Bu ülkeler siyasi ve ekonomik olarak uyumlu ülkelerdir ve bu bağlamda projenin siyasi risk tarafı bulunmamaktadır.

Ayrıca bu projenin küresel ve bölgesel barışa ve ekonomik istikrara önemli katkıları da olacaktır.

Birde Hazar ile ilgili Rusya ve İran’ın çok istediği bir proje daha var. O da Hazar ve Basra arasına bir kanal açmak. Yaklaşık 700 km lik bu macera ise imkansız gibi gözükmektedir.

Son olarak, uzakdoğu’dan başlayarak kara ve tren yolu ile tarihi İpek yolunun canlandırılması adım adım gerçekleşiyor. Çin-Rusya-Kazakistan-Türkmenistan-İran-Pakistan-Hindistan-Azerbaycan arasında çok önemli ulaşım projeleri düşünülmekte ve yapılmaktadır. Bölge ülkelerinin siyasi ve ticari olarak bizim kontrolümüzde kalması için Hazar’dan Türkiye’ye, Volga-Don ulaşımı by-pass edilerek direk bir su kanalı açılması, dengeleri tamamen değiştirecektir.

Karadeniz kıyılarımız ve bölgedeki illerimiz büyük bir ticaret ağının en önemli limanları ve kentleri haline gelecektir.

Bana göre son derece anlamsız ve gereksiz olan Kanal İstanbul yerine bu projeye önem vermeliyiz.

Kanal İstanbul Projesi, 3. Köprü ve 3. Havaalanı ile birlikte, şehrin o bölgesinde büyük bir yeni yaşam alanı oluşturmak isteyen ve bu amaçla, hem 49 yıllığına kiralama hem de bizzat çok önceden ucuza satın alarak arazileri kapatan yandaşların rant projeleridir.

Türkiye’nin kendi cebini doldurmak için uğraşan siyasiler ve güç odakları yerine bölgesel ve küresel anlamda büyük düşünen yöneticilere ihtiyacı bulunmaktadır.