Ülkeler bilgi teknolojilerine kattıkları veya mühendislik alanlarında ki hassas üretim teknikleri ve buluşlarıyla zenginleşirler. Bunlarda pozitif bilimlere yönelik eğitim ile olur. Bir de demokrasiyi,
liberal düşünceyi ve laik ve bilimsel eğitimi önceleyerek. Dahası bireyin refahı, serbest girişimciliği ve şirketlere uygun yatırım iklimi ve istikrarlı bir ekonomi ile kalkınabiliriz.

Bunlarla birlikte, gelişmekte olan bir ülke olarak ne tür faaliyetler&politikalar ile milli gelirimizi artırabiliriz? Şirketlerimiz için en doğru stratejik konumlandırma nelerdir? Yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan azami ölçüde nasıl faydalanabiliriz? Gibi sorulara da cevap bulmalıyız ve nanoteknoloji, biyoteknoleji, ileri tıp ve kök hücre çalışmaları ile ar&geye milli gelirden daha fazla pay aktarımı, ihracat odaklı büyüme, verimlilik, üniversite&sanayi işbirliği, inovasyon teknolojileri v.b pek çok alanda da yeni bir bakış açısına ihtiyacımız bulunmaktadır. Peki bunlar nelerdir?

Mesela dış ticaretimizi, GSYİH’nın % 70’i seviyelerine nasıl getirebiliriz? Ölçek ekonomileri ile maliyetleri en aza indirmeyi nasıl başarabiliriz? Uzmanlaşmış işgücü ve verimlilik ile birlikte nasıl
ucuza üretip fiyat avantajı yakalayabiliriz? Yeni buluşlar içeren en fazla patenti alma veya referans gösteriminde en fazla bilimsel makaleleri hazırlayan bir ülke konumuna nasıl gelebiliriz? E-ticaret,
markalaşma, ihracat pazarlarımızı bölgesel ve sektörel olarak iki katına çıkarmak için neler yapmalıyız? Dünyanın önde gelen MNC’ lerinin (çok uluslu firmalar) imalat üslerini veya ar&ge
ünitelerini ülkemize nasıl getirtebiliriz? Bu konularda özellikle pozitif bilimlerde çalışacak üniversite eğitimi almış diğer batılı ülkelere göre daha az ücretle çalışacak gençleri nasıl yetiştirebiliriz?

Bütün bunları çok iyi analiz etmeliyiz. Böylece teknoloji yoğun ihracat ürünlerine sahip bir ülke konumuna gelebiliriz. Ayrıca; 

- Fen&mühendislik&bilişim konularında eğitilmiş gençlerin sayısını artırmak
- Yurtdışına master&doktora seviyesinde bu alanlarda 20 bin öğrenci gönderebilmek
- Ülkenin eğitilmiş ara eleman ve teknik eleman ihtiyacını planlı olarak belirleme
- Yabancı ülkelerdeki teknoloji firmalarını satın alma ve onların teknolojik birikimlerine sahip
olabilme
- Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını çekebilme
- Yenilenebilir enerji ve temiz teknoloji kullanım oranlarını ilerletip enerji de dışa bağımlılığı
artırmak (enerji fiyatları iki katına çıkabilir diye önlem almalıyız)
- Ülke içi tasarrufların % 60’lara çıkarıp, reel sektöre ucuza finansman sağlayabilme..

Kısaca teknolojik birikime dayalı modern üretim teknikleri, gelişmiş ulaşım ve iletişim altyapıları, vergi&mali teşvikler, eğitimli, disiplinli, verimli ve sendikalı işgücü üzerinde durmalıyız.

Şimdi offshoring uygulamasını açalım. Yabancı bir firmanın kendi ülkesi yerine başka bir ülkeye gelip üretimi orada (ortak da olabilir) gerçekleştirme işlemi. Peki neden gelsin böyle bir firma
ya da biz neden tercih etsin? Üretimden sevkiyata toplam maliyetlerde % 50’ye varan avantajı görürse ancak gelir. Outsourcing ise hizmetle ilgili faaliyetleri bir başka ülkede o ülkenin insanlarına
yaptırma işlemine deniyor. Bu alandaki en iyi örnekte Hindistan’dır. Yıllık 100 milyar doların üzerinde bir gelirleri bulunmaktadır. Tabi burada da ana soru aynı…

Neden bize gelsinler? Bunun içinde;

- Çok iyi düzeyde yabancı dilde eğitim
- Bilişim, iletişim (kısaca IT sektöründe) gelişmiş iyi kalitede işgücü (özellikle call-center, data
analizi, yazılım, müşteri ilişkileri, VOİP çözümleri, medikal raporlama, insan kaynakları, mali
danışmanlık hizmetleri v.b)
- ABD ve Avrupa ülkelerine uygun olarak saat farkını gözeterek bir çalışma sistematiği
geliştirmek gerekiyor.

Bütün bunlar içinde ciddi bir vizyon, planlama ve birikim şart. Yani rekabet gücümüzü nasıl kazanacağımız ve ileriye dönük farklı atılım yollarını nasıl bulacağımız çok önemli. Refah seviyemizi
artırmamız ve orta gelir tuzağından çıkmanın yollarını bulmalıyız. Yüksek bilgi teknolojileri içeren, gelişmiş yerli know-how’a sahip, katma değeri yüksek ihracata dayalı yeni nesil kalkınma stratejileri
uygulamalıyız. Zaten ara malı ihracatımız artıyor (% 53) yani uluslararası fason üretim (outsourcing) olayına iyice adapte oluyoruz zaten. Bu alanda başarılı olmak için de bizim:

1- AB’nin tam zamanında teslim (JIT-Just in Tıme) özellikli üretim merkezi rolünü üstlenmek
2- Tüm gelişmiş ülkeler için yeni nesil tedarikçi ülke haline gelmemiz gerekmektedir.

Son olarak, bundan sonraki sanayileşme stratejimiz outsourcing ve offshoring üzerine kurulmalıdır. Tabiki mevcut üstün olduğumuz sektörlere tarıma dayalı sanayine, ev elektroniği,
otomotiv, tekstil, madencilik, makine, turizm vb alanlarda da iyi olmalıyız. Ancak yeni istihdam alanları yaratma, ihracat ve hizmet sektöründe çeşitlilik, inovasyon ekonomisine geçiş için eğitim
sistemimizi yeniden dizayn etmeli ve kalkınma anlayışımızı değiştirmek zorundayız.