Önce İnsan Sonra Haber

Kılıçdaroğlu: Yiğide savaş bayramdır

Benim ve arkadaşlarım için dokunulmazlığın kaldırılmasını istediler. Erdoğan, kiminle gelirsen gel, nasıl gelirsen gel, vız gelir tırıs gider..

Gündem 20 Nisan 2021 Salı / 3 yıl önce
Kılıçdaroğlu: Yiğide savaş bayramdır

Ekleyen: Kozmiktürk

Kozmiktürk-Haber Merkezi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bir salgın dönemindeyiz. Her bir vatandaşımızın canı çok değerlidir. Her vatandaşımızın salgından sağ salim kurtulması için herkesin üzerine düşen görevler var, bunların yapılması gerekiyor. Biz, salgın başladığı tarihten bu yana olayı sıcak, politik malzeme konusu yapmadık, yapmamaya da özen gösterdik." dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, İzmir'de Torbalı Belediye Başkanı İsmail Uygur'un hayatını kaybettiğini anımsattı. Uygur'un genç, enerji dolu,Torbalı'ya çok şey verme iddiasında olan bir arkadaşları olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, "Kendisine Allah'tan rahmet diliyorum. Ailesine, yakınlarına, dostlarına ve hepimize başsağlığı diliyorum, yeri cennet mekan olsun." ifadesini kullandı.

Belediye başkanlarının bu süreçte, ellerinden gelen bütün çabaları gösterdiğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Bizim belediyelerin olduğu yerde, hiçbir çocuk yatağa aç gitmeyecek. Telefonlarınız 24 saat açık olacak. Kim yardım talebinde bulunuyorsa, gecenin gündüzün hangi saati olursa olsun o aileye gidilecek. Biz CHP olarak hiçbir ayrım yapmadan bu topraklarda yaşayan herkese eşit hizmet göçtüreceğiz. Hani Erdoğan diyordu ya, 'Süt dağıtacak diyordu bir türlü süt dağıtmadı.' Oysa aylardır süt dağıtıyorduk. Yardımı nasıl yapacaklar? Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Halkçılığın, inancımızın temel kuralı budur. Bu kurala bütün belediye başkanlarımız uyuyor."

Düzenli olarak her hafta bütün belediye başkanlarından yapılan yardımlarla ilgili verileri aldıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, 13-19 Nisan arasında 730 bin 952 haneye ayni yardım, 219 bin haneye de nakdi yardım yapıldığını kaydetti. Kılıçdaroğlu, yapılan yardımların toplam tutarının da 48 milyon 137 bin 685 lira olarak kayıtlara geçtiğini, bunu her hafta kamuoyuyla paylaşacağını bildirdi.

Türkiye'nin zor günlerden geçtiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Bir salgın dönemindeyiz. Her bir vatandaşımızın canı çok değerlidir. Her vatandaşımızın salgından sağ salim kurtulması için herkesin üzerine düşen görevler var, bunların yapılması gerekiyor. Biz, salgın başladığı tarihten bu yana olayı sıcak, politik malzeme konusu yapmadık, yapmamaya da özen gösterdik. Hataları varsa, yanlışlar varsa söyledik, nelerin yapılması gerektiğini de ifade ettik. Çünkü bu sorun, hepimizin ortak sorunuydu. Dolayısıyla bu sorunu en hafif bir şekilde atlatmamız için de hepimize düşen görevler vardı. Bu görevleri herkesin yerine getirmesi gerekiyordu. Bilim Kurulu vardı, ayrıca bize güven veriyordu, çünkü orada bilim insanları vardı, hepsi bu işi en iyi bilen insanlardı, bazı eksiklikleri vardı; Türk Tabipler Birliği, Türk Eczacılar Birliği gibi kuruluşlardan temsilciler almamışlardı ama olsun. Yine de dedik ki Bilim Kurulunun yaptığı açıklamalara biz de uyarız, devleti yöneten siyasi iktidar da uyar, dolayısıyla biz bu salgını en az hasarla atlatırız. Biz sözlerimize hep öneriyle başladık. Gerek benim gerek grup başkanvekilleri gerek parti sözcüsünün yaptığı bütün basın toplantılarında öneriyle başladık. Herkesin dikkat etmesi gerektiğini söyledik. Salgınla mücadelenin sadece sağlık boyutu yok, ekonomik boyutu var dedik; ekonomik boyutu için de nelerin yapılması gerektiğini söyledik, hatta Merkez Bankası kontrollü bir şekilde karşılıksız para bile basabilir önerisini yaptık. Çünkü bu ülkede herkesin bu salgını en az hasarla atlatması bizim ortak hedefimizdir dedik. Dedik ki yine israftan vazgeçin, tasarruf yapın, herkes fedakarlıkta bulunuyor sizler de fedakarlıkta bulunun. Herkes fedakarlık yaptı; kahvecisi, simitçisi, manavı, pastacısı, kantincisi, taksicisi, servisçisi, herkes üzerine düşeni yaptı. Ama üzülerek ifade edeyim sarayda oturanlar üzerlerine düşeni yapmadılar."

Kılıçdaroğlu, kibirle, "Ben her şeyin üstündeyim." anlayışıyla devletin yönetilemeyeceğini, devleti yönetenlerin mütevazı ve topluma örnek olması gerektiğini söyledi.

Esnaf ve turizmcinin her türlü fedakarlığı yaptığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Sarayın beslemeleri o fedakarlığın tamamen dışında kaldılar." ifadesini kullandı.

AK Parti ve MHP'ye oy verenlere seslenen Kılıçdaroğlu, "Siz her türlü fedakarlığı yaptınız, maske takmadınız, usulüne uygun takmadınız ceza geldi. Bu beyler ne yaptı? Milyarları aldılar, ne yaptılar? Hangi fedakarlığı yaptılar? Hepimizin düşünmesi lazım, AK Parti'ye oy veren kardeşlerimin de çok iyi düşünmesi lazım. Sen fedakarlık yapıyorsun, oy verdiğin insanlar fedakarlık yapmıyorlar. Sen mütevazı yaşamaya çalışıyorsun, onlar kibir abidesi olarak saraylarında oturuyorlar. Buna izin vermemek gerekiyor. 'İsraftan kaçının.' dedik, sanki uçaklar, arabalar yetmiyor, 52 milyon liraya 3 tane Mercedes daha alıyorsun. Neyinize yetmiyor?" diye konuştu.

Kemal Kılıçdaroğlu, kamu-özel iş birliği projelerinin milletin kanını sömürdüğünü söyleyerek, "Allah'ın izniyle iktidar olduğumuzda ilk yapacağımız iş bunların tamamını kamulaştırmak olacak. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını sonuna kadar savunacağız. Bugün doğan çocuğun evladına bile yük getiriyor. 20-30 yıl. Yazık günah değil mi bu memlekete? Bu memleket bu kadar sahipsiz mi? Onların doğru maliyetlerini hesaplayacağız, makul kar önereceğiz, hepsini kamulaştıracağız. Vatandaşlarımız o köprüler, yollar, havaalanlarından onların istediği parayı ödemeden geçecekler. Devletin soyulmasına izin vermeyeceğiz." sözlerini sarf etti.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, devleti yönetenlerin topluma örnek olması gerektiğine işaret ederek, "İllerde barolar kongre yapmayacak. Güzel, yapmadılar. Ama sen kongre yapıyorsun, üstelik bir de övünüyorsun 'Salon lebalep.' diye. İnsanlar maskesiz orada, bir de bununla övünüyorsun. Barolar kendi genel kurullarını yapmayacak, Kovid-19 var. Sen kendin kongreni yapıyorsun, üstelik insanlar sırt sırta." dedi.

Kovid-19 nedeniyle sadece dün 341 vatandaşın hayatını kaybettiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Geçen seçimlerde AK Parti ve MHP'ye oy veren kardeşlerime soruyorum; bir günde 341 kişi Kovid-19'dan hayatını kaybetti, o kongreleri yapanların vebali, günahı yok mu? O insanlar sokağa çıktılar, binlerce insan Kovid oldu. Yoğun bakımlarda yer yok, torpiliniz varsa yer bulabiliyorsunuz. Peki, ülkeyi bu hale getirenin sorumluluğu yok mu? Hala onun partisine oy vermeye devam edecek miyiz? 'Memleketi nasıl bu hale getirdin?' diye sormayacak mıyız? Sormamız gerekiyor." şeklinde konuştu.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Kovid-19 salgın grafiğini göstererek, mart ve nisan aylarında vakaların en yüksek noktaya ulaştığını belirtti. Kılıçdaroğlu, "Bu ülkeyi yöneten hükümet bunun sorumlusu değil mi? Erdoğan bunun sorumlusu değil mi?" sorularını yöneltti.

Bilim Kurulu'nun hükümete ne önerdiğinin bilinmediğini ileri süren Kılıçdaroğlu, "Öyle bir noktaya geldik ki Sağlık Bakanı '84 milyon sorumludur bundan, biz yaptık.' diyor. Bunlar devleti yönetmiyorlar." ifadelerini kullandı.

İnsanlar hayatını kaybederken iktidarın önlem almadığını savunan Kılıçdaroğlu, kahvede kağıt oynayanlara ceza yazılırken, AK Parti'nin on binlerce kişinin katıldığı kongreler düzenlediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, bunların hesabını soracaklarını da belirtti.

Kemal Kılıçdaroğlu, salgın nedeniyle Türkiye'ye turist gelmediğini dile getirerek, "Bu kadar yoğun virüsün dolaştığı bir coğrafyaya turistler niye gelsin? Oysa turizm bizim için çok ama çok önemli. Bacasız sanayi diyoruz, hava kirliliği yok. Gayet güzel bir atmosferimiz var. İnsanlar gelip, huzur içinde gelip Türkiye'de dinlenmek istiyor ama hükümet izin vermiyor." dedi. Turizmin cari açığı kapatmada etkili olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, bu sektörün, 54 farklı alana katkı sağladığına dikkati çekti.

Kısa çalışma ödeneğinin yeniden uygulanmasını, TOBB, Ankara Ticaret Odası, İstanbul Ticaret Odası ve İstanbul Sanayi Odasının yanı sıra çok sayıda ticaret ve sanayi odasının istediğini aktaran Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Toplumun gözünden kaçan bir şey yaptılar. Bankalardaki mevduat faizine uygulanan stopajı düşürdüler. Kısa çalışma ödeneğinden 1 milyon 139 bin kişi yararlanıyordu. Bu kadar kişiyi işsizlik tehlikesiyle karşı karşıya getirdiler. Peki bankada mevduatı olanlar? 6 aya kadar olan hesaplar için yüzde 15'ten yüzde 5'e, bir yıla kadar olan vadeli hesapları yüzde 12'den yüzde 3'e, bir yıldan uzun vadeli mevduat hesaplarındaki faiz oranını yüzde 10'dan sıfırladılar. Bu para, vergi olarak bütçeye gidiyor. İşçi için ödenen kısa çalışma ödeneği, işçinin kumbarası İşsizlik Sigortası Fonu'ndan karşılanıyor. Hükümet, işçiye, emekliye, memura, çiftçiye değil, rantiye sınıfına çalışıyor."

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bankalarda 1 milyonun üzerinde mevduat hesabı olan 283 bin kişinin mevduat faizinin sıfırlandığını belirterek, "Bunun yanında 1 milyon 300 bin kısa çalışma ödeneğinden yararlanan kişiye de parayı vermediler. Bu rakamları bütün arkadaşlarımın her yerde anlatmasını istiyorum. Soygun düzenini teşvik eden bu iktidar halk, vatandaş, işçi ve emekli için çalışmıyor, rantiye için çalışıyor." şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, turizm sektörüyle bir araya gelerek sorunlarını dinleme çağrısında bulunan Kılıçdaroğlu, Avrupa ülkelerinden Fransa, İspanya, İtalya ve Yunanistan'ın geçen yıl ve bu yılki bütçelerinden, turizm sektörlerine yüksek meblağlarda hibe verdiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "Türkiye sıfır. Oysa turizm sektörü Türkiye için önemli. Gelen her turist, tarım, sanayi, istihdama destek veriyor ve Türkiye buradan büyük emek harcamadan dolarlar kazanıyor, cari açığı kapatıyor. Ama turizme düşman olanlar böyle bir tabloyu önümüze koyuyorlar." ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir internet sitesinde Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan hakkında bir habere yer verildiğini belirterek, şöyle konuştu:

"Ticaret Bakanı ve kocası, ikisi şirket kurmuşlar, dezenfektan üretiyorlar. Kime satıyorlar? Kendi bakanlığına satıyorlar. Allah aşkına ne hale geldiğimizi görüyor musunuz? Bakan ol, şirketin var, sürekli şirketinden mal al, sonra bunu 'Ahlak' diye diye millete sat. Sonra bunu milletin önünde söylemeyecek, tek kelime etmeyeceksin. AK Parti'ye oy veren değerli kardeşlerim, bakın Türkiye nasıl yönetiliyor, kimlere hangi imkanlar sağlanıyor? Bakanlık koltuğunda oturacaksın, şirketin olacak, dezenfektan üreteceksin ve bakanlığına onu satın alacaksın. Bu haber çıktıktan sonra tek kelime bile etmeyeceksin. Bir yolsuzluklar ülkesi oldu Türkiye. Peki, bu bakan niye sesini çıkarmıyor? Şunun için, 'Yukarıdakini örnek alıyorum. Herkes bunu yapıyor. Gençler de pudra şekeriyle idare ediyorlar. Hepimiz malı götürüyoruz. Vatandaş da seyrediyor.' diyor. Sözüm söz, sizin burnunuzdan fitil fitil getireceğim. Milletin takdiriyle sandık gelecek, Allah'ın izniyle iktidar olacağız, ilk yapacağımız iş Siyasi Ahlak Kanunu'nu bu Meclis'e getirmek olacak."

Kılıçdaroğlu, Merkez Bankasının dolar rezervine değinerek, "128 milyar doları hangi yöntemle sattın? Bunu, benim bilmeye ihtiyacım var. Türkiye'nin hakkını savunuyorum. Bu satışı hangi tarihlerde yaptın? Hangi kurdan sattın? Bunun da cevabı yok. Bu ticaretin alıcıları kim, bunu da bilmiyoruz. Bu satış işleminin altında kimlerin imzası var?" sorularını yöneltti.

Sordukları sorulara tatmin edici cevaplar alamadıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, partisinin il ve ilçe başkanlarına binalara afiş asmaları talimatı verdiğini ve bu afişler için bilboardlar kiraladıklarını anlattı.

Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu'nun, "dövizin, 21 Şubat 2017 tarihi itibarıyla Hazine Müsteşarlığı ile Merkez Bankası arasında yapılan protokole göre satıldığı" açıklamasında bulunduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, "Bu protokolü dayandırdıkları kanun var. Onu da açıkladı. Ama o kanunun ikinci maddesi, 4059 sayılı Hazine Müsteşarlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun'un ikinci maddesi, 2018 yılında kanun hükmünde kararname ile iptal edildi. İptal edildi ama satışlar devam ediyor. Öyle tahmin ediyoruz, bilmiyoruz. Protokol, şu anda kanunsuz bir protokol. Yasal dayanağı olmayan bir protokol." dedi.

Para verdikleri halde bilboardlarda ilanların yayımlanmadığını iddia eden Kılıçdaroğlu, polislerin afişleri indirdiğini aktardı. Kılıçdaroğlu, "Neden indiriyorlar? Korkuyorlar. Neden indiriyorlar? Millet öğrenmesin diye. Neden indiriyorlar? Çünkü hesabını veremiyorlar. Yine sormaya devam edeceğiz." ifadesini kullandı.

Sordukları sorulara farklı cevaplar aldıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, Merkez Bankasının internet sitesine bakıldığında böyle bir paranın olmadığını belirtti.

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan'ın "Ne kadarlık döviz satım işlemi gerçekleştirilmiş, ne kadarlık döviz alımı gerçekleştirilmiş, hepsini görebilme imkanınız var." dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"128 milyar doların satıldığını Hazine ve Maliye Bakanı kabul ediyor. 'Tamamen açık ve şeffaf' diyor. Açık ve şeffafsa, hadi bana söylemiyorsun, ekonomi yazarlarına söyle. Hadi bana söylemiyorsun, MHP Genel Başkanı'na söyle. 'Bilgi kirliliğinin ortadan kaldırılması açısından bu verilerin yayımlanmasında fayda görüyorum. Takdir Merkez Bankasının.' Takdir Merkez Bankasının da siz Merkez Bankasına bir şey bırakmadınız ki. Açıklama yapıyor Lütfi Elvan: 'Parayı Merkez Bankası satmadı ki. Satılan dövizler, Hazine'nin Merkez Bankasındaki dövizleridir. Bir banka tarafından Hazine adına piyasada satılmıştır.' Hazine adına satmışsa, sen de Hazine ve Maliye Bakanısın, sen açıkla. O da açıklayamıyor. Kendisini kurtarmaya çalışıyor. 'Benim dönemimde olmadı. Merkez Bankası açıklasın' diyor. Protokole göre, Hazine yapmış bu işi. Merkez Bankası neden bundan kaçtı? Çünkü Merkez Bankası suça ortak olmak istemedi. 'Alın bir protokol yapalım, parayı size verelim, ne yapıyorsanız yapın, bizi bulaştırmayın' dedi. İşin Türkçesi budur. O nedenle çuvallıyorlar. O nedenle yaptıkları açıklamaların tamamı tutarsız. O nedenle geçen hafta çarşamba günü, kamuoyu bu soruya benden cevap bekler diye Erdoğan grup toplantısı yapamadı."

Bir araştırma şirketinin, "128 milyar dolar nerede sorusuna nasıl cevap verirdiniz?" diye araştırma yaptığını anlatan Kılıçdaroğlu, araştırmaya katılanların yüzde 6,2'sinin "Muhalefetin bu soruyu sormasını engellerdim", yüzde 82,8'nin "Şeffaf bir iktidar olmanın gereği olarak cevap verirdim" yanıtını verdiğini vurguladı.

Kılıçdaroğlu, AK Parti seçmeninin yüzde 71,2'sinin, MHP seçmeninin yüzde 86,1'inin "Bu soruya cevap verilsin" dediğini dile getirdi.

Ekonominin yönetilemediğini öne süren Kılıçdaroğlu, dağıtılan patates için insanların kavga ettiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın vatandaşı görmediğini iddia eden Kılıçdaroğlu, "Vatandaşa yalan söylüyor. 'Uzaya gideceğiz, aya gideceğiz beyler, meraklanmayın' diyor. Sen aya gideceğine otur, vatandaşın bir karnını doyur. Bu ülkede görülmemiş bir şekilde 128 milyar dolar, arka kapıdan birilerine peşkeş çekildi, Merkez Bankası devre dışı bırakılarak. Kime sattıkları, kaça sattıkları, hangi kur üzerinden sattıkları belli değil. Arka kapıdan kodamanlara sattılar." değerlendirmesinde bulundu.

"Milletime söz veriyorum; sandık gelecek iktidar olacağız, o kodamanlardan 128 milyar doların hesabını soracağım ve burunlarından getireceğim." diyen Kılıçdaroğlu, 128 milyar doların, çocuğuna mama alamayan annenin, yıllarını verdiği dükkanını kapatan esnafın, işçinin, çiftçinin, sağlıkçının parası olduğunu ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu soruya makul bir cevap vermesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "O kodamanlara aktardığı paranın miktarını açıklaması lazım. Kime gitti bu paralar? Kim aldı, hangi kurdan aldı, kimler vurgunu vurdu?" diye sordu.

Türkiye'nin ekonomik buhranla karşı karşıya olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, "128 milyar dolar, Merkez Bankasının kasasında olsaydı bugün, Türkiye'nin itibarı, ekonomisi farklı bir yerdeydi. Bu olayı örtmek için 'emekli amiraller darbe yapıyor' mizansenini koydular ortaya. Yetmedi, arkasından da benim ve arkadaşlarım için dokunulmazlığın kaldırılmasını istediler. Erdoğan, kiminle gelirsen gel, nasıl gelirsen gel, vız gelir tırıs gider." görüşünü paylaştı.

Bunun hesabını soracağını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Fakir fukaradan çalınan bütün hakları aynen iade edeceğim ve telafi edeceğim. 'Yiğide savaş bayramdır' diyoruz. Bir daha söyleyeyim, Erdoğan duysun diye, yiğide savaş bayramdır. Unutmasın, bu salonda binlerce yiğit kadın ve erkek vardır." diyerek konuşmasını tamamladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu