1950'li yıllarda Demokrat Parti, iktidara gelir gelmez Ortadoğu ülkeleri ile ilişkileri geliştirmeye dönük ciddi adımlar attı. Bu adımların perde arkasında ise Amerika ve İngiltere'nin güdümü vardı.

Amerika 2. Dünya Savaşı sonrası Atlantik Paktı'nı kurdu. Ortadoğu'da da buna benzer bir oluşum peşindeydi. Bağdat Paktı bu amacın tezahürüydü. Amerikalıların gözünde bu paktın adı Ortadoğu Savunma Paktı'ydı.

Mısır bu pakta karşıydı. Pakt kurulacaksa bunun bölge ülkeleri arasında ve iradesinde olması gerektiğini savunuyordu. Mısır Lideri Cemal Abdul Nasır bu davranışıyla Amerika'ya muhalif olmuştu. Bağdat Paktı'nın çekirdeği Türkiye - Irak anlaşmasıyla oluştu. Türkiye, Ürdün'ü de katmak arzusundaydı ama onlar yanaşmıyordu. Dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Ürdün-İsrail sınırında, "İsrail, ürdün'e saldıracak olursa Ürdün askerleri, Mehmetçiği aynı siperde görecektir" açıklaması yaparak bu ülkeyi iknaya çalışmıştı.

Nasır, Mısır'ın başına geçtikten sonra Süveyş Kanalı'nı İngiliz ve Fransız hakimiyetinden aldı ve devletleştirdi, ülkesinin kontrolüne soktu. Bu davranışı O'nun Araplar arasında sempati patlaması sağlamasına yol açtı.

1956'da İsrail, İngiltere, Fransa Mısır'ı bombaladı. Süveyş Kanalı'na asker indirdi. Amerika ve Rusya devreye girince bu üç ülke durmak zorunda kaldı. Nasır, bombalanan yerlerde gazetecilerin karşısına çıktığında Türkiye'yi de ilgilendiren sözler söyledi. Menderes'e tepkiliydi; "Camilerimiz, evlerimiz yıkılıyor, bombalanıyor bazı Müslüman ülkelerden hiç ses çıkmıyor. Nuri Said ve Menderes bir gün kendi halkı tarafından asılacak!" diyordu. Menderes ses çıkarmak bir yana Suriye sınırına asker yığmıştı o vakitlerde...

Suriye'nin 1955'de Şükrü El Kuvvetli isminde lideri vardı, Cumhurbaşkanıydı. Türk medyasına yansıyan bir açıklamasında; "Biz birbirimizi sevmeye, iyi geçinmeye mecburuz. Türkiye'nin Amerika ile birlikte Lazkiye'de bir hükümet darbesi teşebbüsünde bulunması hoş bir durum değildir. Amerika, Suriye'de uydu hükümet peşinde. Amerika ve İngiltere Adnan Menderes'i kullanıyor. Menderes, yeniden Osmanlı İmparatorluğu'nu mu yaşatmak istiyor? İnanıyor mu ki; Amerika, İngiltere, Fransa, Rusya onun bu bölgede önemli rol oynamasına müsade edecek! Türkiye bizi Rusya ve Mısır'ın kucağına itiyor. Koministler Suriye'ye gelirse bin km'lik sınır yumuşak karnınız olacak" demişti. 

Cumhurbaşkanı El Kuvvetli devam ediyordu: "Hamidiye çarşısı, Süleymaniye camii, Padişah Vahdettin ve Osmanlı Hanedanına mensup kişilerin mezarları, ilk hava şehitleriniz burada; Selahattin Eyyubi'nin yanında gömülü. Gar binası, kışla, başka şehitlikler Osmanlı'dan kalma. Biz onlara iyi bakıyoruz. Ayrıca aile bağlarımız var. Bizdeki çoğu zengin ve kültürlü aileler çocuklarını İstanbul'dan evlendirir. Halep civarı Türklerle dolu. Kardeşiz biz, gerçek kardeş."

Aynı yıllarda dönemin Suriye Başbakanı Sabri El Asali'de şöyle demişti:

"Keşke Atatürk'ün siyasetini uygulasanız. Atatürk'ü biz de sizler kadar severiz. 'Türkiye Yahudilerin değil Arapların yanında olsun' demiyoruz. 'Haklının yanında olsun' istiyoruz."

Soçi'de Suriye  toplantısı yapıldı. Önce perişan edilen ülke için şimdi çözüm aranıyor. Ben de tarihe bakmanıza yardımcı olmak istedim. Boşuna dememişler; "Tarih tekerrürden ibaret..." diye...

Tabi ders almayanlar için...

Sevgiyle kalın...